Page 18 - Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi | 5.Ünite
P. 18

5.2.3. AB ve Türkiye

                  İkinci Dünya Savaşı’nın ardından AET’nin (Avrupa Topluluğu) kısa sürede genişlemesi Türkiye’nin
               dikkatinden kaçmamış, bütünleşmenin dışında kalmak istemeyen Türkiye müracaat konusunda kendini
               zorunlu hissetmiştir. 1959 yılında AET’ye başvuru yaparak günümüzde de devam etmekte olan aday-
               lık sürecini başlatmıştır. Türkiye’de gerçekleşen 27 Mayıs 1960 darbesi ile süreç yavaşlamış olsa da
               1963 Ankara Antlaşması, Türkiye-AET ilişkilerinin geliştirilmesinde önemli bir adım olmuştur. 1980’lerde
               dünyada yaşanan hızlı değişim, Doğu ve Batı blokları arasında ilişkilerin yumuşaması, Avrupa’nın Türki-
               ye’ye bakışında bir değişim başlatmıştır. Ekonomik refahın artırılmasının AB’ye üyelikten geçtiğine dair
               düşünce, Türkiye’nin 14 Nisan 1987’de tam üyelik başvurusu yapmasına yol açmıştır. Avrupa Komisyo-
               nu 1989 yılına ait bir raporda esas itibarıyla Türkiye’nin
               üyeliğe uygun olduğunu fakat o dönem için üyelik konu-
               sunda verilecek kararın ertelenmesinin uygun olacağını
               duyurmuştur.
                  Soğuk  Savaş’ın  sona  ermesiyle AB,  Türkiye  konu-
               sunda daha rahat hareket etmeye başladı. Bu dönemde
               Türkiye’nin AB ile ilişkileri zorlu bir süreçten geçti (Görsel
               5.12). Avrupa ülkeleri başta PKK olmak üzere Türkiye’ye
               karşı terör faaliyetlerinde bulunan örgütlerin kendi ülke-
               lerindeki  faaliyetlerine  izin  verdi.  Doğu Avrupa  ülkeleri
               için  uygulanan  üyeliğe  hazırlama  programlarına Türki-
               ye’yi dâhil etmedi. 1992 Lizbon Zirvesi Sonuç Belgesi,
               Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini tam üyeliğe hazır hâle    Görsel 5.12: AB ve Türkiye (Temsilî)
               getirmek için bu ülkelerle topluluk arasındaki iş birliğinin geliştirilmesini ifade etmekteydi. Aynı belgede
               Türkiye’nin tam üyeliğine hiç değinilmeden Körfez Savaşı ile birlikte artan jeo-stratejik öneminden dolayı
               ilişkilerin geliştirilmesi gerektiği belirtildi.
                  1993 tarihli Kopenhag Zirvesi’nde, tam üyelik için gerekli olan ekonomik ve siyasi koşulları yerine
               getirecek Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin en kısa sürede tam üye olarak AB’ye kabul edileceği belirtildi.
               Buna karşın Türkiye için sadece iş birliğinin güçlendirilmesi, ilişkilerin geliştirilmesi ve  gümrük birliğinin
               tamamlanması gibi hedeflerden söz edildi. Türkiye’nin tam üyeliğe geçişte büyük bir adım olarak gördü-
               ğü Gümrük Birliği Antlaşması 1995’te imzalanarak 1 Ocak 1996’dan itibaren yürürlüğe girdi. Tek taraflı
               yükümlülükler üstlenen Türkiye, tam üye olmadan Gümrük Birliğine giren ilk ve tek ülke olmuştur.
                  Aralık 1997’deki Lüksemburg Zirvesi kararları, Türkiye için diğer zirve kararlarından daha kötü ol-
               muştur. Lüksemburg Sonuç Bildirisi’nde Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ve Kıbrıs’ı kapsayan bir katılma
               sürecinin başlatılması kararlaştırılmıştır. Türkiye, bu zirve kararlarıyla Avrupa bütünleşme tarihindeki en
               geniş katılma sürecinin dışında bırakılmıştır. Lüksemburg kararlarında Kıbrıs dâhil on bir ülkeden tam
               üyeliğe “aday” ülke olarak söz edilirken Türkiye ile ilgili başlık altında “adaylık” kavramı kullanılmamıştır.
               Lüksemburg kararları ile Kıbrıs ve Türk-Yunan ikili sorunları Türkiye’nin önüne ilk defa ön koşul olarak
               konulmuştur.
                  Türkiye, 1998 tarihli Cardiff Zirvesi’nde diğer adayların olduğu rapor sistemine dâhil edilmiştir. 10-11
               Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki'de yapılan AB Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi, Türkiye-AB iliş-
               kilerinin dönüm noktası olmuştur. Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin adaylığı resmen onaylanmış ve diğer
               aday ülkelerle eşit konumda olacağı açık bir dille ifade edilmiştir. AB, Helsinki Zirvesi ile Kıbrıs ve Ege
               sorunlarını Türkiye’nin AB’ye uyum sürecinde siyasi kriterler hâline getirmiştir. Türkiye için hazırlanan
               Katılım Ortaklığı Belgesi, 8 Mart 2011’de AB Konseyi tarafından onaylanmıştır.
                  Türkiye, AB ile tam üyelik müzakerelerine başlayabilmek için 2001-2004 arasında iki anayasa pa-
               ketiyle 2002-2004 yılları arasında sekiz yasal uyum paketi kabul etmiştir. Aralık 2004 tarihli Brüksel
               Zirvesi'nde Türkiye'nin siyasi kriterleri karşıladığı vurgulanarak Ekim 2005'te müzakerelere başlanması
               kararı alınmıştır. Ekim 2005’te Lüksemburg'da yapılan hükûmetler arası konferans ile Türkiye resmen
               AB'ye katılım müzakerelerine başlamıştır. Katılım müzakerelerinde mevcut durumda şu ana kadar 16
               fasıl müzakerelere açılmış, biri geçici olarak kapatılmıştır.




                                                           234
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23