Page 50 - GELENEKSEL TÜRK SANATLARI EBRU 12
P. 50

d) Kumlu-Kılçıklı Ebru
                    Kumlu ebru, koyu kıvamlı bir teknede su oranı az olan boyalarla yapılır. Boyalar, yüzeye dam-
            lalıkla ya da kalın bir bizle hep aynı noktadan sürekli doldurularak bir süre bekletilir. Lahor çividi veya
            içerisinde Lahor çividi konulan boyaların kumlu ebruda daha iyi sonuç verdiği bilinmektedir.
                    Teknede bekletilen ebru bir süre sonra çatlamaya başlar ve kuma benzeyen bir görüntü olu-
            şur. Yaptığımız ebrunun üzerini kapatıp daha uzun süre bekletirsek ‘’V’’ şeklini alan çatlaklar meyda-
            na gelir. Bu şekli alan ebruya da “kılçıklı ebru” denir (Görsel 58).









                                                                         Not
                                                                         Çalışmaya ara verildiği zaman,
                                                                 ebrunun şeklini bozacak tozların düş-
                                                                 mesini engellemek amacıyla teknenin
                                                                 üzerinin cam veya başka bir malzeme
                                                                 ile örtülmesi son derece önemlidir.











                                                                Görsel 58: Kumlu Ebru Yapılışı








                       OKUMA PARÇASI
                       Necmettin Okyay’ın çiçekli ebrulara başlaması ile ilgili bir anısı:
                       Medresetü’l-Hattaâtîn’e    tanımadığım  bir  zat  gelerek  çiçekli  ebrû  yapmamı  istedi.
               ‘Efendi beyim, bu sanatta öyle çiçek filan olmaz; gerçi eskiler tecrübe etmişler ama o da çiçeğe
               pek benzemez’ dedim. Adam: ‘hoca değil misiniz? Yapmanız lazım’ cevabını verince eve gel-
               dim, tekneyi kurdum; çiçek şekillerini çıkarmak için uğraşmaya başladım. O sırada evimize çok
               sevdiğim arkadaşım Hattat Macid Bey geldi. Ben lâle şekli çıkarmaya çalışıyordum. Mâcid’im
               birden: ‘Birader şu uçları yukarı doğru çeksene!’dedi. Ben hayatımda iş bilmeyenlerden o işe
               dair çok şey öğrenmişimdir. Bu da öyle oldu. Elimdeki tek at kuyruğu kılını teknenin içinde iki
               taraftan yukarı doğru çekince şekil tıpkı lâleye benzedi. Çok heyecanlandım ve zevklendim.
               Günlerden cuma olduğu için benim vazifeli bulunduğum Üsküdar Yeni Vâlide Camii’ne gittik.
               Namazdan sonra lâle, sümbül, karanfil, o mevsimde hangi çiçekler varsa hepsinden alıp eve
               getirdim; onlara bakarak ebrû teknesinde tek at kuyruğu kılıyla aynını resmetmeye başladım.
               İşte Mâcid’in o ikazı ve Rabbimin lütf u keremiyle bu iş oldu… (M.Uğur Derman, “Türk Sanatın-
               da Ebrû” 1977)


               *Medresetü’l-Hattaâtîn: Hüsni Hat ile İslam kitap sanatlarının öğretim ve eğitimi
               için 1915’te kurulan Osmanlı müessesi. (İslam Ansiklopedisi)



                                                                                                                 47
   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55