Page 151 - İMGESEL RESİM 11
P. 151

İMGESEL TASARIM UYGULAMALARI



               14. DERS İÇİ ETKİNLİK

                •  Sınıftaki arkadaşlarınızdan beş veya altı kişilik gruplar oluşturunuz ve bir grup lideri belirleyiniz.
                •  Okuma parçasında yer alan “Oduncu Yunus”  menkıbesini okuyunuz. Menkıbenin olay örgüsünü beş veya
                  altı bölüm hâlinde sıralayarak yazınız.
                •  Grup liderinden, grupta bulunan her bir kişiye olay örgüsündeki bölümlerden birini konu olarak vermesini
                  isteyiniz.
                •  Verilen bölümdeki olayı bir karede renkli olarak resmediniz.

                  Kullanılabilecek Malzemeler: 35x50 cm yüksek gramajlı resim kâğıdı, çeşitli numaralarda resim kalemleri,
                  yumuşak silgi, sulu boya, kuru boya, akrilik boya veya pastel boyadan herhangi biri, farklı numaralarda fırça-
                  lar, farklı renklerde markerlar, rapido türü mürekkepli işaretleyiciler ve altlık.

                                                ODUNCU YUNUS


                     Erenler yurdunda lütfa ulaşmanın ilk şartı göreve talip olmak
                  ve teslimiyettir. Bu, Yunus için de böyle oldu. Yunus şeyhine "Ne
                  görev varsa yaparım.” demiş. Tabduk da Yunus'u, dergâhındaki
                  odunculuk görevine tayin etmiş (Görsel 2.144).
                     Kimi işler görünüşte sıradandır. Bazı işlerin, manevi olgunlaş-
                  ma sürecinde kişiyi nasıl bir sonuca götüreceği önceden biline-
                  mez. Ama hepsinde temel gaye, nefsi kırmak ve manevi rehbere
                  bağlılığı sınamaktır. Mesela mevlevihanelerde de mutfak hizmeti
                  bu yoldaki ilk adımdır.
                     Tabduk Emre bir gün müridlerine "Bugün hepiniz dağa çıkınız
                  ve bana çiçeklerden demetler getiriniz. En güzel demeti hazırla-
                  yana bir hediyem olacak." demiş. Dervişlerin hepsi kırlara çıkmış.
                  Demet demet çiçekler hazırlayıp şeyhlerine koşmuş. Yunus en
                  sona kalmış. Akşamüstü tek bir papatya ile çıkagelmiş. Yunus'a
                  karşı gizli bir haset içinde olan bazı dervişler "Şuna bakın hele!
                  Bula bula bir tek papatya bulmuş, getirmiş." diye fısıldaşmışlar.
                  Taptuk, olayın hikmetini Yunus'a sormuş. Yunus da "Şeyhim, kır-
                  ları dolaştım, hangi çiçeğe varsam Allah'ı zikreder buldum. Hiçbi-
                  rini koparamadım. Akşama doğru bir papatya bana seslendi "Gel
                  Derviş Yunus, beni al. Ben bugün Rabb'ime zikirden gafil oldum.
                  Beni götür şeyhine.’ diye inledi. Ben de size onu getirdim." demiş.
                     Dervişlik yolunun bir gereği olarak dervişler de kimi zaman
                  imtihandan geçerler. Bu, Yunus için de böyle olmuş. Yunus, imti-  Görsel 2.144: "Yunus Emre", Balmumu Heykeller
                                                                         Müzesi, Eskişehir
                  hanı geçmiş ve varlıkların dilini anlayabilecek saf bir gönle sahip
                  olmayı bu menkıbedeki gibi başarmıştır.
                     Öte yandan Yunus'un "Oduncu Yunus" olması elbette tesadüfi bir durum değildir. Buradaki odun ve ateş
                  sembolleri incelendiğinde işin başka bir sır perdesi daha aralanmış olur. Yunus Emre, her seferinde dergâha
                  düzgün odunlar getirir. Ormandan ya böylesini bulur ya da düzgün olmayanları yontar, düzgün hâle koyar.
                  Bu durum, Yunus'un imtihanının sırrını yani neden odunculukla görevlendirildiğini kavradığını göstermek-
                  tedir. Nitekim şeyhiyle aralarında geçen şu olay bu bakımdan ilginçtir:
                     Fedakâr derviş tam kırk yıl bu görevde bulunmuş. Odunu sırtına vurup getirmiş. Ama odunun yaşını ve
                  eğrisini asla kesmemiş. Bir defasında Tabduk Emre "Yunus can, dağda hiç eğri odun yok mu ki hep düzgün
                  odunlar getirirsin." diye sormuş. Yunus da "Şeyhim, burası öyle bir hak ve doğruluk kapısı ki buraya değil eğri
                  adam, eğri odun bile giremez." demiş.





                                                                                                              149
   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156