Page 16 - ÇALGI EĞİTİMİ FLÜT 10
P. 16
FLÜTÜN TARİHÇESİ
1.1. FLÜTÜN TARİHÇESİ
Osmanlı Devleti’nin Müzik Yapısı
Sanatın birçok dalıyla yakından ilgilenmiş olan Osmanlı Devleti, Doğu ve Batı arasında köprü
olması sebebiyle kültürlerin etkileşiminden olumlu etkilenmiştir. Bu da farklı kültürlerin müzik anlayışını
tanıma fırsatı doğurmuştur. Avrupa’da yaygınlaşmaya başlayan opera sanatına gösterilen ilgi, Osmanlı
sarayında da merak uyandırmıştır. III. Ahmet (1703-1730) Dönemi’nde Avrupa’dan sanatçılar getirilerek
konserler düzenlenmiş, III. Selim (1789-1808) zamanında Avrupa’ya elçiler gönderilerek kültür ve sanat
alanındaki birçok gelişme takip edilmiştir. Osmanlı Devleti’nde Batı müziği ile yakından ilgilenmiş birçok
padişah vardır. Sultan I. Abdülmecit piyano çalabilen ilk padişahtır, Sultan Abdülaziz ise padişahlar içinde
Batı müziği besteleyen ilk bestecidir. Sultan Abdülaziz’in oğulları flüt ve piyano gibi çalgılara ilgi duymuş
ve bunları çalmayı öğrenmişlerdir. Bu vesileyle Batılı tarzda okullar açılmış; yeni diller öğrenme, davetler
düzenleme, opera ve bale gösterilerine katılma, Batı müziği dinleme gibi alışkanlıklar yavaş yavaş saray
içine yerleşmiştir.
Özellikle saray ve çevresinin müziğe verdiği destek sayesinde yeni müzik eğitimi kurumları açılmaya
başlanmış, müzik eğitimi kurumsallaşmıştır. Bu dönemde açılan müzik eğitimi kurumları; mehterhaneler,
Mevlevihaneler, enderun mektepleri, Darülelhan, Muzıka-yi Hümâyun, özel meşkhaneler ve Tanzimat’tan
sonra açılan müzik okullarıdır.
Osmanlı Devleti’nde Flüt ve Eğitimi
Batı’nın önemli çalgılarından biri olan flütün Osmanlı Devleti’ndeki ilk izlerine 1710’lu yıllarda Fransız
flütçü ve besteci Bufardin’in (Büfferda) İstanbul’a gelmesi vesilesiyle rastlanmaktadır. Aynı zamanda J.
Sebastian Bach’in (Yohan Sebastiyan Bah) kardeşi J. Jacob. Bach’in (Yohan Yakub Bah) İstanbul’da
Buffardin’den dersler aldığı bilinmektedir. III. Selim Dönemi’ne kadar Osmanlı topraklarında halk müziği ve
saray müziği gibi iki farklı müzik türü varlığını sürdürmüş, II. Mahmut Dönemi’nde (1808-1839) Batı müziği
alanında icra çalışmaları da Osmanlı topraklarında yerini almıştır.
Osmanlı Devleti’nde Batı müziğine ilginin artmasının sebeplerinden biri de Avrupa’dan getirtilen
müzisyen ve ünlü virtüözlerin sarayda verdiği konserlerdir. Bu temaslar sayesinde keman, flüt, viyolonsel,
org, klavsen gibi Avrupa çalgıları Osmanlı topraklarında benimsenmiş, kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı
topraklarına flütün girişiyle ilgili bir başka bilgi de sarayın flüte duyduğu ilgiden dolayı bir flütün (Görsel 1.1)
18. yüzyılda jest yapmak amacıyla saraya hediye edilmesidir.
Görsel 1.1: 18. yüzyılda saraya hediye edilen flüt ( Hızır Ağa 1770, Akt. Baydar 2010: 50)
1826’da Vaka-yı Hayriye etkisiyle başlayan reformlar ile 1827’de mehterhaneler kapatılmış ve bu
durum müzikte Batılılaşmanın başladığının bir göstergesi olmuştur.
Padişahın Avrupa tarzı bir orkestra kurma isteği Muzıka-yi Hümâyun’un kurulmasına vesile olmuş ve
II. Mahmut İtalya’dan flütçü ve orkestra şefi olan Giuseppe Donizetti’yi (Cuseppe Donizetti) getirtmiş ve bu
kurumda görevlendirmiştir. Batı müziği çalgıları, çok sesli müzik anlayışı ve eğitimi Osmanlı topraklarına
14