Page 38 - ÇALGI EĞİTİMİ RİTİM 10
P. 38

3. KUDÜMDE RİTİM UYGULAMALARI-II










              1. Bir çalgı topluluğunda farklı tekniklerde çalınan birden fazla türde ritim çalgısı olması
                herhangi bir sorun yaratır mı? Neden?

              2. Çalgı topluluklarında ritim çalgısının olmadığı durumlarda ritmik yapı ve çalgı birlikteliği nasıl
                sağlanabilir?





                    Usul, Türk müziğinin temel unsurlarındandır. Geçmişten günümüze Türk müziğinin eğitimi,
            icrası ve günümüze ulaşmasında çok önemli bir yere sahiptir. Geleneksel öğretim yöntemlerinden
            biri olan meşk sistemi de temelde usule dayanmaktadır. Bu sebeple ritim çalgılarının Türk müzik
            çalgıları içinde yeri ve görevi oldukça önemlidir. Eser icralarında ritim eşliği yol gösteren, birliği
            sağlayan ve duygu aktarımında da yardımcı bir unsurdur. Özellikle ana ritim çalgısı olarak kabul
            edilen kudüm Türk müziği çalgı topluluklarının vazgeçilmez bir üyesidir.




                       Bilgi Notu






                      Meşk, Türk müziğinde uygulanan geleneksel kulaktan öğrenme ve öğretme yöntemidir.
              Bu yöntem sayesinde çok sayıda eser günümüze taşınmışsa da bazı eserler de yanlış hatırlama
              veya  unutulma  yüzünden  yok  olmuştur.  20.  yüzyılın  başlarında  Notanın Türk  müziğinde  de
              kullanılmaya başlanmasından sonra meşk daha çok üzerinde çalışılan eserin usul, makam ve
              geçkiler bakımından en doğru biçimde yorumunu sağlamak amacıyla uygulanmaktadır.


                      Meşk  edilen  yere  meşkhane  (dershane)  denir.  Sarayda  ve  Mevlevihanelerde  usta
              müzisyenlerin ders verdikleri özel bölümlerdir.


                                  (Kaynak: SÖZER Vural (2005), Müzik Ansiklopedik Sözlük (5.Basım), İstanbul: Remzi Kitabevi)



                Okuma Metni





                     Meşk: Hattan sonra musiki eğitiminde de kullanılan, ustadan çırağa öğretim. Amaçlı olarak
              kesinlikle notasızdır (çünkü nota hafızayı körelttiği gibi üslûbu da yok eder). Ama mutlaka güfte
              ezberletilip usul vurularak uygulanan bu metot, Türk müziğinin nesilden nesle aktarılmasında
              yegâne amil olmuştur. Âşık Paşa da (ö.1333) ünlü Garipnâme’sinde “Okumakla yazmakla olmaz,
              tâ üstaddan görmeyince.'' diyor.


                              (Kaynak: TANRIKORUR Cinuçen (2005), Osmanlı Dönemi Türk Mûsıkîsi, İstanbul: Dergâh Yayınları)



            36
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43