Page 22 - TÜRK HALK MÜZİĞİ KORO | 11
P. 22

TÜRK HALK MÜZİĞİ KORO 11                                                                          1. ÜNİTE







                    OKUMA PARÇASI
                     “TÜRKÜ”YE, “SAZ”A VE “ERTAŞ”A DAİR
                     Orta Asya steplerinden kalkıp Anadolu bozkırlarına at sırtında ulaştığımız gün, yeni yurdumuzu
                 onunla selamladık. Adına “kopuz” dedik, “çöğür, dütar, saz” dedik, “bağlama” dedik. Onu çalan-
                 lara “kam, bahşı, ozan” dedik, “âşık” dedik… Dede Korkut boy boyladı, soy soyladı kolca kopuzla…
                 Karacaoğlan koşmalar düzdü Eliflere, Sunalara… Koç Köroğlu’nun elinde silahtı, tüfek icat olup
                 mertlik bozulmadan evvel…
                     Yunus, gönüller onardı; dilinde Hakk’ın sözü, elinde çeşte kopuzla… Veysel, onunla geçti iki
                 kapılı handan ağır ağır… Kerem, yarasını onunla sardı… Pir Sultan, Hakk’ı ve hakikati haykırdı elinde
                 sazı ile asırlardır… Kimi dil ile söyledi, kimi tel ile… Kimini “saz”da usta bildik, kimini “söz”de…
                     Bu zengin birikimi, bu büyük saz ve söz kültürümüzü kendine has bir tavır ve üslupla yoğura-
                 rak türkülerimizi “gönül dağı”mızda tıpkı bir bayrak gibi yıllardır dalgalandıran büyük türkü ustası
                 Neşet Ertaş…
                     Kimdir Neşet Ertaş? Muzaffer Sarısözen’in tabiri ile bir zamanlar sadece “Kırşehirli mahalli
                 sanatçı” olarak bilinen Neşet Ertaş’ı saz çalıp türkü söyleyen binlerce hatta milyonlarca “diğerle-
                 rinden” ayıran nedir?
                     İsmi, 1960’lardan itibaren binlerce yıllık sazımız bağlama ile birlikte anılan; sadece geniş halk
                 kitlelerinde değil ciddi musiki çevrelerinin de gündeminden hiç düşmeyen Neşet Ertaş için başta
                 babası Muharrem Ertaş olmak üzere Hacı Taşan, Çekiç Ali ve Türkmen/Abdal müziği geleneğinin
                 çeşitli yörelerde farklı tavır ve üsluplarıyla karşımıza çıkan diğer ustaları da dâhil olmak üzere
                 “hepsinin üst seviyede bir sentezi ve esrarlı bir bileşkesi” denilebilir.
                     Neşet Ertaş’ın sanatı, yaşamı ile iç içedir. Çalıp çığırdığı türkü ve bozlaklarında bütün hayat
                 hikâyesini bulabildiğimiz gibi, o içli türkülerin nerelerden nasıl doğduğunun ipuçlarını da elde ederiz.
                     Yoksulluk ve acılarla dolu hayatını “garip” mahlasıyla yazdığı koşma tarzında usta işi şiirlerle
                 anlattığı “ozan” yönünü yıllarca kimse fark etmez. Sözleri ve müziği ile anonim türkülerdeki eri-
                 şilmez sadeliği ve estetik seviyeyi yakalayan sayısız türkünün ve bozlağın altına attığı mütevazı
                 imzasını kimselere söylemez.
                     Olağanüstü denilebilecek yeteneği, geleneğe hâkimiyeti, gelenekten kopmadan yeniye olan
                 bağlılığı, yeni zamanların modern zevk ve eğilimlerini gözeten diri ve uyanık tecessüsü ile Neşet
                 Ertaş, hep gündemde kalmış bir sanatçıdır. İsmi bağlama ile özdeşleşmiş ve bu dünyaya âdeta türkü
                 söylemek için gelmiş gerçek bir türkü ustasıdır. Türküyü bağlamaya, bağlamayı türküye bu kadar
                 yakınlaştıran ve yakıştıran; hatta birbirinin içinde ve kendisi ile birlikte eritip yok eden ender bir
                 sanatçıdır.
                     Türkü saza, saz türküye, ikisi birden Neşet Ertaş’a ne de güzel uyar…








                                                                 Bayram Bilge TOKEL’in “Bağımıza Gazel Düştü”
                                                                               adlı kitabından düzenlenmiştir.






                                                                                                          21
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27