Page 227 - ÇALGI EĞİTİMİ KLARNET 12
P. 227
OKUMA PARÇASI
Türkiye’de Çoksesli Müzik
Türkiye’de çoksesli müzik alanındaki gelişim Cumhuriyet dönemiyle birlikte
önemli atılımlarla şekillenmiştir, ancak Cumhuriyet’ten önceki dönemlerde bu
sürecin izlerini bulmak mümkündür. Avrupa devletleri ile Osmanlının kültürel et-
kileşimi özellikle müzik alanında çeşitli şekillerde gerçekleşmiştir. Pek çok kay-
nakta Fransa Kralı I. François’nın 16. yüzyılda minnettarlığını sunmak amacıyla
bir oda müziği grubunu Osmanlı Sarayına gönderdiği belirtilmektedir. Buna ben-
zer kültürel ilişkiler vesilesiyle saraya gönderilen çalgılar ve düzenlenen çeşitli
etkinlikler, sınırlı da olsa, Batı tarzı müziğin etkileşimi için zemin oluşturmuştur
denilebilir.
Avrupa kaynaklı klasik müziğin ciddi anlamda saraya girdiği görülmektedir. Sul-
tan II. Mahmut döneminde ‘’batılılaşma’’ hareketleri kapsamında mehterhanenin
yerine 1826’da ‘’Mızakayı Hümayun’’ kurulmuştur. Mızıkayı Hümayun’un amacı
saray bandosunda görev alacak olan yeni müzisyenlerin yetiştirilmesidir. Mızı-
kayı Hümayun’un başına İtalyan besteci Gaetano Donizetti’nin büyük ağabeyi
Giuseppe Donizetti getirilir ve bu yolla Batı tarzı müzik eğitimi Batılı bir uzman
tarafından üstlenilir. 1917’de Osmanlılardaki ilk müzik okulu olan Darülelhan
(Konservatuvar) kurulur…
1923-29 yıllarını içine alan süre Cumhuriyet ile birlikte ülkenin yeniden yapılan-
dırıldığı yıllardır. Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra, 1924’te yürürlüğe giren
Musiki ve Temsil Akademisi Kanunu da özelikle müzik alanında bir devrimin ha-
bercisidir. Müzik öğretmenlerinin yurt içinde yetiştirilebilmeleri için 1924’te Musiki
Muallim Mektebi açılır. 195’teki devlet sınavlarıyla öğretmen yetiştirilmek üzere
Paris, Berlin, Prag, Budapeşte gibi Avrupa’nın önemli merkezlerine öğrenciler
gönderilir. 1928’de sınav tekrar edilir. Yurt dışına gönderilen öğrenciler arasında
Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses ve Hasan Ferit Alnar
yer almaktadır. Daha sonraları Türk Beşleri olarak anılacak bu besteciler…
Müzik reformlarında kaydedilen gelişimin sergilenebilmesi amacıyla ilk opera si-
parişi Atatürk’ün emriyle A. Adnan Saygun’a verilmiştir. Özsoy operası (1934) bu
sipariş neticesinde yazılmış bir yapıttır. Yine Atatürk’ün emriyle Riyaset-i Cumhur
Filarmoni Orkestrası’nın şefliğine Saygun getirilmiştir (1934).
Cumhuriyet’in kuruluşu ile şekillenmeye başlayan müzik devrimi yukarıda be-
lirtildiği gibi bütünüyle devlet eliyle yönlendirilmiştir. Konservatuvarların ve or-
kestraların dışında halkevleri, tiyatrolar ve radyolar devlet desteğiyle yeni yeni
geliştirilmekte olan sanat kurumlarının başlıcaları arasında yer alırlar…
(Boran İ.-Şenürkmez K.Y. , Çoksesli Batı Müziği, 2007,
Yapı Kredi Yayınları, s. 317.)
225

