Page 53 - ÇALGI EĞİTİMİ | KLARNET 11
P. 53

1. KLARNET ÜFLEME TEKNİKLERİ (3. SEVİYE)








                                                                     OKUMA PARÇASI







            ŞÜKRÜ TUNAR

            1907'de Edremit'te doğdu. Sanatçının musiki yeteneği küçük yaşlarda ortaya çıktı. İlkokul çağındaki Şükrü,
            eline geçen bir teneke düdük ile şarkılar, türküler çalmaya başladı. 1. Dünya Savaşı yıllarında Edremit'e gelen
            bir bando takımında klarnet çalan bir asker gördükten sonra klarnete heves etti. On üç yaşındayken elde ettiği
            klarnetle musikiye başladı. Ancak o yıllarda babası ile üç amcası da askere alınmıştı. Genç Şükrü ailesinin bü-
            tün geçim yükünü üstlenmek zorunda kalınca musiki dışında pek çok işe girip çıktı (Görsel 1.2).

            1921'de ailesiyle birlikte Edremit'ten İzmir'e göç etti. İzmir Musiki Cemiyeti'ne girdi ve ilk ciddi musiki bilgile-
            rini bu cemiyette öğrendi. İki yıl sonra İstanbul'a geldi. Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne girerek iki yıl bu cemiyetin
            çalışmalarına katıldı. İstanbul'da besteci Muallim Kazım Bey'le (Uz) tanıştı; kendisinden makam, usul, nazariyat
            dersleri alarak genel musiki bilgisini ilerletti. Klarnet dersi almadan sazında kendi kendini yetiştirdi. Nota bilgi-
            sini de kendi çabalarıyla geliştirdi. Kazım Uz'un aracılığıyla mehter takımına girdi. Uzun yıllar İstanbul ve Ankara
            radyolarında, saz salonlarında, gazinolarda klarnet çaldı, plaklar doldurdu. 15 Temmuz 1962'de Cumhuriyet Ga-
            zinosu'nda Zeki Müren'e eşlik ederken geçirdiği bir kalp krizi sonucu sahnede hayatını kaybetti.

            Şükrü Tunar, Türk musikisinde klarnet denilince akla ilk gelen musikicidir. Çok sağlam, güçlü bir tekniği vardır.
            Tekniği de, üslubu da tamamıyla kendine özgüdür. Klarnetten son derece parlak, bir anda kulağı okşayan, çok
            güzel sesler çıkarırdı.


            Perde baskıları kusursuzdu. Sazının da gerektirdiği gibi, Tunar ritm duygusu çok yüksek bir sanatçıydı. Üstün
            tekniği ve musiki seviyesiyle daima aranan bir icracıydı. Musiki zevkiyle fasıllarda, taksimlerde, oyun havala-
            rında ve soliste eşlik ederken üslubu, tavrı, süslemeleri birbirinden farklıydı. Özellikle zeybek, çiftetelli, sirto,
            longa, karşılama gibi oyun havalarındaki üstadlığı erişilmez seviyedeydi. Taksimleri de çok güzeldir. Türk musi-
            kisinde saksofonu da çok güzel çalardı. Hiç şüphesiz, Şükrü Tunar benzersiz klarnetiyle musikide silinmez bir
            iz bırakmış, unutulmaz bir klarnet üstadıdır.


            Tunar bestekarlıkla da uğraşmıştır. Bazı şarkıları piyasada sık sık okunmuştur. Kürdilihicazkâr “Gözü ceylan
            gözüdür, bakışı mestanedir”, hüzzam “Ay öperken suların göğsünü, sahilde yıkan”, hüseyni “Geçti sevdalarla
            ömrüm ihtiyar oldum bugün” güfteli şarkıları güzel eserlerdir. Bir peşrev ile iki saz semaisi ve birkaç güzel oyun
            havası da bestelemiştir. Ancak onu musikide unutulmaz kılan yanı icracılığıdır.
                                                                                           www.biyografim.net























                                                                                                             51
   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58