Page 26 - ÇALGI EĞİTİMİ | UT 12
P. 26
1. ÜNİTE
OKUMA PARÇASI
HACI ÂRİF BEY
(1831-1885)
Türk mûsikisi bestekârı, hânende.
1831 yılı sonlarında İstanbul Eyüp’te doğdu. Asıl adı Mehmed Ârif olup Eyüp Şer’î Mahkemesi başkâtiplerinden Ebûbekir
Efendi’nin oğludur. Daha sıbyan mektebinde iken sesinin güzelliğiyle dikkati çekti ve mektebin ilâhicibaşısı oldu. Mûsikiye
olan kabiliyetinin, komşusu bestekâr Şâhinbeyzâde Mehmed Bey tarafından anlaşılması üzerine ondan ilk mûsiki derslerini
almaya başladı. Bu arada yine komşusu olan Hâfız Mehmed Zekâî Efendi’den bazı eserler meşketti. Mûsikide ilerleme
kaydedince hocası Mehmed Bey onu Hamâmîzâde İsmâil Dede ile tanıştırdı. Ârif’i çok beğenen İsmâil Dede kendisine bir
müddet ders verdi.
...
Hacı Ârif Bey hiçbir sazı çalmasını, hatta nota yazısını dahi öğrenmediği halde bestekârlık dehası ile zamanının mûsikişinasları
arasında müstesna bir yere sahip olmuştur. Hamâmîzâde İsmâil Dede’den sonra XIX. yüzyılın en büyük bestekârı ve özellikle
şarkı formunda Türk mûsikisinin en önde gelen sanatkârı kabul edilmiştir. Şarkılarının çoğunun güftesi Mehmed Sâdi Bey’e ait
olan Ârif Bey velûd bir sanatkârdır. Süratle beste yaptığı, hatta bir gecede sekiz şarkı bestelediği söylenir. Sultan Abdülaziz’in
verdiği bir güfteye yedi ayrı makamda beste yapması da bu alandaki gücünün bir delilidir.
Kuvvetli bir hâfızaya sahip olduğundan ezberinde binlerce eser bulunan Hacı Ârif Bey, aynı zamanda Türk mûsikisi tarihinin
sayılı hânendeleri arasında yer alır. Sesinin güzelliği üstün mûsiki kabiliyeti ve sanat anlayışı ile birleşince ortaya müstesna bir
icra üslûbu çıkmıştır. Okuyuşundaki güzel tavrı hocası Hâşim Bey’den aldığı söylenir.
Hacı Ârif Bey, terkip ettiği kürdîli-hicazkâr makamı ve düzenlediği müsemmen usulüyle mûsiki nazariyatı sahasında da söz
sahibi olduğunu ortaya koymuş, ayrıca Mecmûa-i Ârifî (İstanbul 1290) adlı bir de güfte mecmuası tertip etmiştir. Kendisine
ait güftelerin de yer aldığı bu kitapta ellinin üzerinde makamdan 1000’den fazla eserin güftesini toplamıştır.
Hacı Ârif Bey, Türk mûsikisinde “neo-klasik” ve “romantik” denilen sanat akımının kurucusudur. Kendisinden önce neo-klasik
tarzda III. Selim, Hamâmîzâde İsmâil Dede, Şâkir Ağa gibi bestekârlar şarkı bestelemişse de Hacı Ârif Bey bu alanda çığır
açmıştır. Ritim çeşitliliği, melodi renkliliği ve zenginliğiyle dikkati çeken şarkı bestekârlığındaki üstün seviyesiyle Hacı Ârif Bey
bu formun gerçek anlamda ihya edicisi kabul edilmelidir.
“Fasl-ı atîk” ve “fasl-ı cedîd” olarak ikiye ayrılan Muzıka-yi Hümâyun’un fasıl takımındaki fasl-ı atîk kadrosunda yer alan ve
saraydan ayrı kaldığı yıllarda da bu çalışmalarını devam ettiren Ârif Bey’in tesirinde kalmayan şarkı bestekârı yok gibidir. Bunlar
arasında, aynı zamanda talebesi olan ve sanat anlayışının en güçlü temsilcisi kabul edilen Şevki Bey’in farklı bir yeri vardır.
Ayrıca Kanûnî Mehmed Bey, Mustafa Servet Efendi, Santûrî Edhem Efendi, Leon Hancıyan, Giriftzen Âsım Bey ve Lemi Atlı
gibi mûsikişinaslar da onun meşhur talebelerindendir.
Şiirle de uğraşan ve bir kısım bestelerinin güftesini bizzat yazmış olan Ârif Bey 1000’i aşkın şarkı ile 100’den fazla ilâhi ve
diğer formlarda eser bestelemiş, ancak bunlardan yaklaşık üçte ikisi notasızlık yüzünden unutulmuştur. Bir tesbite göre
günümüze ulaşan eserleri kırk dört makamdan meydana gelmiş olup (Öztuna, I, 103-108) bunlar arasında en çok nihâvend,
kürdîli-hicazkâr, hicaz, sûzinak, karcığar, uşşak, hicazkâr, muhayyer, hüzzam, rast, sabâ, ısfahan ve hüseynî makamlarının
tercih edildiği görülmektedir.
Kısaltılmıştır.
Özcan, N. (1993). Hacı Arif Bey Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, VIII, s. 440-442. Türk Diyanet Vakfı Yayınları.
24 25