Page 20 - Felsefe 11 | Çalışma Defteri-3
P. 20

CEVAP ANAHTARI




                                                      AÇIK UÇLU

              1.  Tasavvuf, yaşama ilişkin meraka ve hayrete dayalı, eleştirel bir hakikat arayışı olması bakımından felsefe
                ile bağıntılıdır.  Benzer yönleri: hakikat arayışında, insanın bilme ihtiyacına dayalı, insan odaklı, eleştirel
                bir tavır takınan, daha iyi bir dünya hayal eden düşünce biçimleridir. Farklı yönleri: Tasavvufta, felsefeden
                farklı olarak bir yaratıcı fikri ön kabulü vardır. Felsefenin konu alanı ise daha geniş ve çeşitlidir.

              2.  Tasavvufun  “insan  ve  insana  dair  olan  her  şey”  konusunda  evrensel  düşüncelere  sahip  olduğu;  insan
                sevgisi, adalet, hoşgörü, eşitlik gibi görüşlerin tüm insanlığı ilgilendirdiği fikri üzerinden bir açıklama
                yapılması beklenmektedir.



                                                     BECERİ TEMELLİ

               1.  Gelişmeleri değerlendirerek kendi cevabınızı gerekçenizle birlikte yapılandırmanız beklenmektedir.

              2.  On ikinci yüzyıldan itibaren Batı, ilk olarak İslam ilimleri, Antik Yunan, Hint ve Mısır eserlerini Arapçadan
                 kendi dillerine çevirmeye başlamıştır. Bu çeviri hareketi 14. yüzyılda Almanya ve Fransa’yı, oradan da
                 bütün Avrupa’yı etkisi altına almaya başlamıştır. 16. yüzyıla gelindiğinde Antik Yunan felsefesinin
                 neredeyse tamamı Batı tarafından öğrenilmiştir. Rönesans’la birlikte İslam coğrafyasının yorumlarıyla
                 tanınan Antik Yunan felsefesinde Platon ve Aristoteles etkisi görülmüştür. Yeni dönemde akıl giderek
                 inançtan bağımsızlaşmış ve bu dönemin karakteristiğini oluşturmuştur. Felsefenin konusu insan, doğa ve
                 evren olmuştur. Bilim de bundan etkilenmiş; doğa, deney ve gözlem metotlarını kullanmaya başlamıştır.

              3.  MÖ 6. Yüzyıl-MS 2. Yüzyıl Felsefesi başlangıçta bir doğa felsefesi görünümündedir. Sokrates ve Sofistlerle
                 birlikte bu dönem bilgi ve ahlak konularına, daha sonra Platon ve Aristoteles’in etkisiyle bilgi, varlık ve
                 değer konularına doğru bir değişim göstermiştir. MS 2. yüzyıl ve 15. yüzyıl arasında ise Hristiyanlık ve
                 İslam felsefesi olarak iki temel anlayış vardı. 12. yüzyılda başlayan çeviri faaliyetleri, göçler ve matbaanın
                 da etkisiyle Batı coğrafyası, İslam ve Antik Yunan felsefesiyle tanışmıştır. Bundan sonraki felsefe, dinin
                 etkisinden sıyrılmış akla ve bilime dayalı insan konusuna yönelmiştir. Aklın inançtan bağımsız oluşu bu
                 dönemin karakteristik özelliğini oluşturur.



                                                    ÇÖZÜMÜ SİZ YAZIN

             Parçada Rönesans ve Orta Çağ felsefesinde insan sorununun nasıl ele alındığından söz edilmiş ve buradan
             yola çıkarak Rönesans’ı Orta Çağ felsefesinden ayıran özelliğin ne olduğunu bulmamız istenmiştir.
             Seçeneklere bakalım;
             A) İnsanın yerinin aşkın bir evrende değil, bizatihi bu dünyada aranması
             ( Rönesans felsefesi öncelikli olarak insan sorunu üzerinde durup, “İnsan nedir? İnsanın bu dünyadaki yeri
             ve anlamı nedir?” sorularını araştırmıştır. Bu ifade insana dair bu dünyada yanıtlar arandığını gösterir oysa
             Orta Çağ’da insanın yeri belliydi derken inançla her şeyin açıklanabileceği dolayısıyla inanç söz konusu
             olduğunda insanın yerinin bu dünyada değil aşkın bir evrende olduğu belirtilmektedir. Buradan yola çıkarak
             bu seçenekte Rönesans’ı Orta Çağ felsefesinden ayıran bir özellik olduğunu söyleyebiliriz.)
             B) Dogmatik düşüncenin bireysel olana göre ön planda tutulması
             (Dogmatik düşünce bir şeyi hiç sorgulamadan olduğu gibi kabul etmek anlamına gelir ve Orta Çağ’da
             ön planda tutulmaktadır. Bu nedenle Rönesans’ı Orta Çağ felsefesinden ayıran bir özellik olduğunu
             söyleyemeyiz. Bu seçenek doğru cevap olamaz.)
             C) Doğrular hazır olduğu için araştırılmaya gerek görülmemesi
             (Parçada geçen Orta Çağ’da ise insanın yeri zaten belliydi ifadesiyle doğruların Rönesans’ta değil Orta
             Çağ’da hazır olduğundan dolayısıyla araştırmaya gerek görülmediğinden söz edilmiştir. Bu nedenle bu
             seçenek de doğru cevap olamaz.)
             D) Toplumsal olanın bireysel olana göre daha değerli algılanması
             (Parçadan Rönesans’ta toplumsal olanın bireysel olana göre daha değerli algılandığı sonucuna ulaşamıyoruz.
             Bu nedenle bu seçenek de doğru cevap olamaz.)
             E) Eskiden kopmamanın, yeniye karşı ise direnç göstermenin esas alınması
             (Parçada Rönesans’ta eskiden kopmamanın, yeniye karşı ise direnç göstermenin esas alındığına dair bir
             ifade bulunmuyor. Bu nedenle bu seçenek de doğru cevap olamaz.)
             Doğru Cevap A seçeneğidir.



                                            ORTAÖĞRETİM    20 FELSEFE-11
                                        GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24