Page 33 - Düşünüyorum Tematik Etkinlik Kitabı
P. 33

TEMA 1        MİLLÎ KÜLTÜR



                             14 Çanakkale: Zafere Giden Yol





           Etkinlik Açıklaması  Bu etkinlik; öğrencilerin vatan sevgisinin önemini kavramaları, bir konudan hareketle duygu ve düşünce-
                            lerini yazılı bir şekilde ifade etmeleri üzerinedir.
           Etkinliğin Amacı  Bir milletin varlığını sürdürebilmesinde vatan sevgisinin önemini kavrayabilme.
           Etkinliğin       Metin, öğretmen tarafından etkileşimli tahtada açılarak okunur. Öğrencilere tarihimizdeki başarılarımızda
           Uygulanması      hangi millî ve manevi değerlerimizin etkili olduğu sorularak öğrencilerin düşüncelerini yazılı olarak ifade
                            etmesi sağlanır. Öğrencilerden, Çanakkale’de şehit düşmüş askerlerimize olan minnetlerini ifade etmek
                            ve teşekkürlerini sunmak üzere bir teşekkür mektubu yazmaları istenir.


         Yönerge
          1.  Öğretmeninizin okuduğu aşağıdaki metni dinleyiniz.

                                       ÇANAKKALE MAHŞERİ’NDEN
           Müderris Rasih Efendi, torunu Hasan Şa-
           kir’i dün kendi eliyle şubeye teslim etmişti.
           Oğlu  Dömeke’de  şehit  olmuş,  şimdi  sıra
           torununa gelmişti. Aslında gönüllü gitme-
           sini  istememişti  çünkü  elde  avuçta  bir  o
           kalmıştı. Ama  arzuluydu;  ona  nasıl  “Git-
           me”  derdi?...  Torununa  “Gitme”  deseydi,
           öğrencilerine,  “Gidin,  vatanın  imdadına
           yetişin” diyebilir miydi? Öğrencilerinin on-
           dan farkı ne idi? Onlar da ana-baba kuzu-
           ları değiller miydi?
           Bastonuna  dayandı;  terlerini  silmek  ba-
           hanesiyle yaşlarını kuruladı. Gene torunu
           gözlerinin  önündeydi.  Asker  elbisesi  na-
           sıl da yakışmıştı!... Kışlaya sevk edilmek                                            Görsel 1
           üzere  arabaya  bindiğinde  arkadaşlarının
           arasından ona niçin öyle mahzun bakmıştı? Gönüllü yazıldığına pişman mı olmuştu?
           Kendisini teskin etmenin yollarını arıyor ama duygusallığını yenemiyordu. Nasıl duygusal olmasındı;
           gelininden sonra hanımı da ölmüştü. Yalan dünyada bir tek torunu kalmıştı!... Bu halde derse gitmek is-
           temiyordu; torununun arkadaşlarını görünce, hislerine nasıl hakim olacaktı?... Ne çare ki ders başlamak
           üzereydi; bastonuna dayanarak yürüdü.
           Ayakta ders verecek gücü kendinde bulamadı; alışkın değildi; fakat kürsüdeki sandalyeye oturdu. “Bu-
           gün ne anlatacaktım?” diye düşünürken torununun ayrılışı gözlerinin önündeydi; bakışı, duruşuyla ne
           kadar da masumdu... Nemli bakışlarını öğrencilerinde gezdiriyordu. Sık sık beraber gördüğü arkadaşları
           gözüne çarpıyordu. Birden ayağa kalktı.
           –Hassasiyetimi bağışlayın evlatlarım. Dün torunumu şubeye teslim ettim. O zaten gönüllü yazılmıştı.
           Ona “Gitme” diyebilir miydim? Nasıl gitmezdi? Vatan en kara gününde çocuklarından vefa istiyor, fe-
           dakârlık istiyor. İşgal altındaki milletimizin durumunu bir düşünün!... -Gözyaşlarını tutamıyordu- Haysi-
           yetsiz yaşamaktansa, ölmek daha iyi değil mi?
           Hasan Şakir’in en yakın arkadaşı Yusuf’un kitaplarını toplayıp sınıftan çıkması bir işaretti sanki. Nevzat,
           Sabri, diğerleri de onu takip ettiler. Konuşmasına devam eden Rasih Efendi’nin heyecanı doruk noktası-
           na varmıştı; soluğu daralıyor, tir tir titriyordu.
           –İçinde bulunduğumuz sıradan bir savaş değil. Çekileceğimiz yer kalmadı. Kaderimizin saati çalmıştır;
           ya yok olacağız yahut da şerefimizle yaşayacağız. Müttefikler en güçlü, en modern silâhlarıyla saldırı-
           yorlar! Onlara ancak canımızla karşı koyacağız!...
           Bir ara gözlerinin karardığını zannetti. Gözlerini oğuşturdu. Yanlış mı görüyordu? Sınıf bomboştu! Ne
           zaman boşalmıştı!...
                                                                              Mehmed Niyazi, Çanakkale Mahşeri
                                                                            (Metin aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
                                                                                                 33
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38