Page 721 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 721
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 353
9.ÜNİTE> Gezi Yazısı Kazanım A.4.8: Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal, siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Metinde Kültürün Yansımaları 25 dk.
Amacı Sanatçıların sahip olduğu kültürün ve manevi değerlerin, eserlerine yansıyabileceğini belirleyebilmek. Bireysel
Metnin gerçeklikle ilişkisini yorumlayabilmek.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Soruları metinden hareketle cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Süphan Dağı
Adilcevaz Kalesi’nin kuzeyinde göğe yükselmiş bir dağdır. Filozof Batlamyos’un dediğine göre yer-
yüzündeki kırk sekiz büyük dağdan biri de budur. Bu dağın en yüksek tepesine her sene Türkmenler,
Çekvani, Zaza, Zibari, Pesani ve Kargari halkı yüzbinlerce hayvanı ile çıkıp yayla faslı yaparlar.
Bu dağda otlayan hayvanların çoğu çifte kuzulardır. Şöyle garip bir şey oldu: Adilcevaz ihtiyarları ya-
kın bir zamanda bir batında yedi çocuk doğduğunu gördük, diye söylediler. Ben buna güvenmeyerek
Allah’ın âdeti böyle değildir diye karşı çıktım. Hemen Savurioğlu, Dizdaroğlu, Meymendioğlu adın-
daki ihtiyarlarla mahkemeye vardık. Kadı Hamit Efendi’ye bir kuruş vererek “Canım efendi! Sultan
Süleyman Hân zamanında Zâl Paşa sicillerine bakın.” diye rica ettik. Derhal Adilcevaz Kalesi hazine-
sinden Zâl Paşa’nın “Ol asırda Süphan Dağı yaylasında Movul Secah adında bir adamın karısı dokuz
ay on günde bir batında bir saat içinde kırk çocuk doğurup yirmisi kız yirmisi oğlan olmak üzere” diye
Süleyman Hân’a böylece arz ettiğini ve 943 tarihiyle sicilde kayıtlı olduğunu gördük. Daha önce bir ba-
tında yedi çocuk doğrulduğuna inanmamışken şimdi kırk tanesine inanmaya mecbur oldum. Süphan
Dağı’nın böyle bir özelliğinin artık sicillerde bile kayıtlı olduğunu görüldü. Allah her şeye kadirdir.
(…)
Ahlat ile Süphan Dağı aralığında korkulu bir yer vardır ki adına Ayn-ı Çimen derler. Kayalardan do-
ğar, sert kayalardan aşağı döküldüğünde sesinden insanın kulağı sağır olur. Sesi iki fersah mesafeden
işitilir. Bu pınar bir halice akarak kaybolur. Yılan zehri gibi acı bir sudur. İçen insan veya hayvan o an
ölür. Hatta bizimle beraber gelen Hacı Carullah, hayvanlara engel olmak için etrafına bir set yaptırmış.
Bu pınarın etrafında ottan eser yoktur. Bu dağın kuzeydoğusunda dağlar arasında büyük bir kaplıca
vardır. Yaylaya gidenler burada yıkanırlar. Suyu gayet sıcaktır. Havuzu geniş olup suyu zırnıklıdır.
İçine girenlerin saç ve sakalları dökülür. Ama kadınlar için çok faydalıdır. Uyuz olan bir kimse çamu-
rundan vücuduna sürerse Allah’ın emri ile iyileşir.
(…)
Evliya Çelebi, Seyahatname
Kelime Dağarcığı:
batın: Karın. zırnık: Arsenik. fersah: Yaklaşık beş kilometrelik bir uzaklık ölçüsü.
1. Metinde Türk kültürünün hangi özellikleri görülmektedir? Sizce bu gibi kültürel ögelerin gezi ya-
zılarına katkısı nedir?
719