Page 15 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 15

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11            5

             1. ÜNİTE > Giriş  Kazanım A.4.3: Metin ile metnin konusu, amacı ve hedef kitlesi arasında ilişki kurar.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                         Metnin Muhatabı                               25 dk.

             Amacı     Yazarın metinde kime ve niçin seslendiğini açıklayabilmek.                Bireysel
             Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                                    Altın Zincir

             Olumludur, olumsuzdur, gelişmedir, yürüyüştür ama evren ve evrendeki şu üzerinde yaşadığımız nok-
             tacık her şeyi ile sürekli bir değişimdir diyorlar. Katılırım. Hele söz konusu edebiyat ise.
             Edebiyat -özellikle edebiyat- değişmezlik değildir. Elbette. Edebiyat üstelik belli bir doğrultuda gelişme
             de değildir. Değişir. Şiir değişir, roman değişir, tiyatro değişir. Bu da doğru. Ama değişmenin bir yeni-
             den başlamak, bir sil baştan demek olduğunu söyleyebilir misiniz? İşte bunu sanmıyorum.
             (…)
             Bu açıdan bakınca yüzyıllık edebiyat tarihimizi bu karmaşanın tarihi olarak görüyorum. Üstat Reca-
             izade ile Muallim Naci arasında başlayan bu görece kavgası -kendilerininki de dâhil- bütün değerleri
             -en azından örnekleri- tükete tükete Tevfik Fikret ile Mehmet Akif’ten geçerek günümüze kadar geldi.
             Şimdi geride çöller ve seraplar var.
             Divan için, Tanzimat, Servet-i Fünun için özrümüz hazır: Dildeki -kelimenin tam yeridir- devrim. İyi
             ama Refik Halit için, Reşat Nuri, Ahmet Muhip, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Sait Faik, Cahit Sıtkı ve -ne
             güzel saymakla bitmiyor- Haşim için yani o zincirin kopan bu halkalar için ne diyelim?
             Şu saydığın isimlerden ve benzerlerinden hangisi her yıl değil, yedi sekiz yılda bir baskı yeniliyor yani
             edebiyatımız, beyinlerimiz, gönüllerimiz bunların hangisinden besleniyor?
             Buna karşılık Fransa’ya bakıyorum: Bir Andre Gide (Andre Jid) gelmiş, ortalık alabora olmuş, edebiyat
             çevreleri birbirine girmiş. Arkasından bir Sartre (Sarte) çıkmış. Gene öyle; kavga, kıyamet kopmuş.
             Fakat Fransa’da Fransız edebiyatı yani altın zincir kopmamış. O kadar ki Gide’in kendisi bile en büyük
             Fransız şairi kimdir diye sordukları zaman bir Minakyan heyhatı çekse de Victor Hugo (Viktor Hügo)
             demiş.
             Bir yeni dergide çıkan ilk yazı karamsar olmamalıdır, bilirim. Ayrıca karamsarlık benim yapıma ay-
             kırıdır. Ama gene de şu ilk yazımda Türk edebiyatını ana sütü emmeyen hatta süt anne bulamayan
             bir çocuğa benzetmeden yapamıyorum üstelik süt derken çok eskilere hatta Millî Edebiyat Dönemi’ne
             bile gitmiyorum. Sadece otuz kırk yıllık -bir nesilcik- edebiyatımızın bile yoka, olmamışa döndüğünü
             söylemek istiyorum. Ve böylece ağdalaşan karamsarlığımla ekliyorum; geçmişi olmayan, geçmişinden
             beslenmeyen edebiyat gelişemez.
             İkide bir söylerim: Bir yazar için anlaşılmamak acıdır. Fakat onun da  acısı var: Yanlış anlaşılmak. Bu
             acıyı ben çok tattım, bir yenisini istemiyorum. Bu yüzden hemen açıklamalıyım: Eskiler üstündü, eski-
             ler ve eski değerliydi demiyorum ben; bir gerçeği tekrarlıyorum. Yeni ilkel de olsa, dorukları bulunmasa
             da eskinin üzerine konulan taştır yani öyle olmalıdır. Ve bütün edebiyatlarda böyle olmuştur bu. Yoksa
             yeni yerde kalır, evrenselleşemez. Olsa olsa içerde edebiyat dışı oyunların şöhreti, dışarıda da egzotiz-
             min ilgi konusu olarak kalır. Türkçesi kendi de yoklaşır.
             Bunun için söylemişimdir, dergiler şöhret mezarlığıdır diye. Uyanmak ve çıkar yolu bulmak isteyen
             edebiyat ilgililerine sesleniyorum: Bu mezarlıklara arada bir gidiniz. Orada yalnız düzenbazlıklar, yal-
             nız kofluklar değil diri diri gömülmüş değerler de bulacaksınız. Ve kazanacaksınız. Zinciri örmenin bir
             başka yolunu ben bilmiyorum.

                                                                                  Tarık Buğra, Politika Dışı

             Kelime Dağarcığı:
             ağdalaşmak: Koyulaşmak. alabora olmak: İşler altüst olmak. egzotizm: Yabancıllık. kofluk: Bilgisizlik, ahmaklık.
             Minakyan heyhatı çekmek: Osmanlı Dönemi’nin meşhur tiyatro oyuncularından Minakyan’ın heyhat (yazık) diye bağırması.



                                                                                                    13
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20