Page 26 - Felsefe 10 | Çalışma Defteri 8
P. 26

Felsefe Olimpiyatları











            Peki, yazı boyunca üzerinde durduğumuz tüm bu sorunsallardan bir çıkış noktası, bir son durak yok mudur?

            Dikkat çekilmesi gereken en önemli nokta şudur: insan, iktidarın tüm  dayatmalarından, ancak ve ancak kendi
            aklını kullanarak kurtulabilir, aydınlanabilir ve kaderini kendi ellerine alabilir. 20. yüzyıl nereden bakarsanız bakın,
            aşırılıkların, deliliklerin, anlamsızlığın çağıdır. Nietzsche’nin elindeki çekiç, Sisifos’un taşıdığı o devasa kaya ve de

            kötülüğün sıradanlığı, günün sonunda aynı özden doğmuştur. Bu bağlamda 20. yüzyılda insanın iki büyük dünya
            savaşından sonra kendini varoluşculuğa adaması elbette ki tesadüfi değildir. Şahit olduğu vahşi katliamların
            ardından ahlaka olan inancını yitiren insan, ahlak üzerine konuşmayı bırakmıştır. Güvendiği devlet adamları, kan
            ve vahşet dışında hiçbir şey getirmediği için siyaset üzerine de düşünmeyi bırakmış olan insan, kendi varoluşuyla
            baş başa kalmıştır. Arendt’i anlamada son durağımız Arendt’in dönemdaşları olan varoluşçulardır. Varoluşçuluğun

            temelinde oldukça bireysel, oldukça özcü bir yaklaşım olduğu söylenebilir. Her filozof, çağının deliliğiyle farklı
            bir biçimde mücadele etmiştir. Sartre, Tanrı’nın bizi terk ettiğini ve insanın yaptığı her davranışından sorumlu
            olduğunu söyleyerek Arendt’in fatalizmi reddeden görüşünü desteklemiştir. Sartre ile ilgili değinilmesi gereken bir

            diğer önemli nokta felsefesinin, özüne insanı alması ve insan ne koşullarda olursa olsun kendisi ile yüzleştiğinde
            bireyin kendini tanımlayacağını ve birçok farklı yol içinde kendisine uygun olanı seçmede tamamen özgür ve
            de “sorumlu” olduğunu iddia etmesidir. Sartre’ın bu görüşü açık bir şekilde yazının başında temellendirdiğimiz
            Arendt’in kötülüğün kaynağının “akıl yoksunluğundan” bir diğer deyişle “düşünmemekten” kaynaklandığını
            desteklemektedir. Fakat, vardıkları çıkış noktaları Arendt ile zıt olan isimlerden de bahsedilebilir. Bir nihilist olan

            Nietzsche Arendt’in bahsettiği kötülük problemine şöyle bir çıkış noktası getirmiştir: Nietzsche’ye göre varlık,
            hedefi olmayan bir “oluştur” ve oluşun akışı sonsuz bir biçimde devam eder. Buna da “bengi dönüş” adını verir.
            İnsan bu bengi dönüşte karşısına çıkan hiçbir şeyi “iyi” veya “kötü” olarak nitelendirmemeli, iyinin ve kötünün

            ötesine geçmelidir. Bu nokta, bizi bir diğer Nietzsche kavramı olan “amor fati”yi düşündürmeye götürür. İyinin ve
            kötünün ötesindeki insan hayatta karşılaştığı olaylara bir “öz” yüklemekten vazgeçer ve kaderini sevmeyi öğrenir.

            Ben, kişisel ilhamımı Rousseau’nun “soylu vahşi” kavramından alıyorum. İlkel insanlar dendiği anda biz
            “modern” olanların zihninde canlanan görüntü direkt olarak eli sopalı, ilkel barbarlardır. Fakat doğa durumunda,

            Totalitarizmin varolmadığı “dil öncesi dönemde” ahlak, etik gibi kavramlar, henüz insan hayatında yoktur zira
            doğa durumundaki insanın herhangi bir norma ihtiyacı yoktur. Anarşizm de benzer şekilde insanın doğasının iyi
            olduğunu, işin içine kurum, iktidar ilişkisi girdiği anda bozulmaya uğradığını savunur. Toplum, kendi varlığını devam
            ettirebilmek için her şeyi yok eden bir mekanizma, akılcı görünüp akılsallıktan en uzak olan kavram aslında. Bu
            noktada insan iktidarın değil, kendi aklını kullanarak ipleri eline almalı, yazımda vurgulanan “kendiliğindenlik”

            halinde hayatını sürdürmelidir. Böyle devam ettikçe sıradan olan radikal kötülüklerden ziyade iyilikler olacaktır.



                                                                                   Kısaltılarak alıntılanmıştır…













                                            ORTAÖĞRETİM    26 FELSEFE-10
                                        GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31