Page 8 - Tarih 9 | 5.Ünite
P. 8
5. ÜNİTE
Arabistan Yarımadası’nda ekonomi tarım, hayvancılık ve tica-
ret üzerine kuruluydu. Hayvancılık özellikle bedevilerin geçim
kaynağıydı. Başta Mekke ol-
mak üzere yarımada genelin-
de en belirgin geçim kaynağı
ticaretti. Araplar, kuzey-gü-
ney arasında ticaret yapar-
lardı. Ayrıca Mekke, İslamiyet
öncesinde de dinî bir merkez
Görsel 5.3
Kervan (Temsilî) olduğu için Araplar buraya gelenlerle yoğun bir ticari müna-
sebet kuruyordu (Görsel 5.3).
Günümüzdeki fuarlara benzeyen panayırlar, Arabistan tica-
retinde önemli bir yer tutardı. 5-30 gün arasında süren bu
panayırlar, genellikle savaşmanın yasak olduğu haram aylarda
kurulurdu. Böylelikle ticaret için gelen tüccarların güvenliği
sağlanmış olurdu. Bu panayırlar, ekonomik hayatın olduğu ka-
dar sosyal hayatın da önemli bir parçasıydı. Özellikle kabileler
arasındaki birçok problem buralarda çözülürdü. Panayırlarda
edebî sohbetler yapılır, şairler en güzel şiirlerini buralarda
okurdu. Bu şiirlerden beğenilenler Kâbe’nin duvarına asılırdı.
Hilfu’l-Fudûl
Cahiliye Dönemi’nde güçlü kişilerin güçsüzlerin mallarını gasp
etmesi sık görülen bir durumdur. O dönemde buna kimse karşı
çıkamaz ve toplumda bu durum yadırganmazdı.
Yemen bölgesinden Mekke’ye bir tüccar gelerek mallarını Mek-
ke’nin ileri gelenlerinden birine sattı. Malları teslim alan adam,
kararlaştırılan fiyatı ödemeye yanaşmadı. Dolandırılan tüccar,
Mekkeli olmadığı için şehirde ona yardım edebilecek birini
bulamadı. Çaresizlik içinde yüksekçe bir yer olan Ebu Kubeys
Tepesi’ne çıkan tüccar, tepkisini buradan yüksek sesle veciz
bir şekilde dile getirmiş ve Mekkelilerden adaleti yerine getir-
melerini istemiştir.
Bu konuşmadan orada bulunanlar çok etkilenmiş ve toplanarak
bu konuyu istişare etmişlerdir. Sonuçta, zayıfları korumak ve
adaleti sağlamak için bir cemiyet kurmaya karar vermişlerdir.
Daha sonra bu kişiler Kâbe’ye giderek Mekke’de ne zaman bir
zulüm meydana gelirse zulmedilenin Mekkeli olup olmadığına
bakılmaksızın hakkını aramak için birleşeceklerine ant içtiler.
Daha sonra Yemenli tüccara haksızlık yapan adama borcunu
ödettiler.
Hz. Muhammed de gençlik yıllarında, yapılan bu ittifaka bizzat
katılmıştır. Peygamberlik Dönemi’nde, “Abdullah b. Cüdân’ın
evinde yapılan Hilfu’l-Fudûl anlaşmasında ben de vardım, orada
bulunuşumu ve o anlaşmaya katılışımı bir sürü kızıl deveye
YORUMLAYALIM değişmem ve şimdi, o cemiyete çağrılsam memnuniyetle ka-
tılırım.” demiştir (el-Mağlus, 2012, s.260’tan düzenlenmiştir).
Hz. Muhammed’in Hilfu’l-Fudûl Antlaşması’na katılmasının
sebepleri neler olabilir?
134