Page 61 - DESEN 11
P. 61
Sanatçılar tüm zamanlarda kendilerinden önceki ustaların çalışmalarını incelemiş ve eserlerin kopya-
larını çalışmışlardır. Rönesans Dönemi sanatçıları, kendi sanat anlayış ve üsluplarına ulaşabilmek için
plastik sorunlarını çözmede eski Yunan ve Roma sanatı eserlerini kullanmışlar aynı zamanda sanatları
için bir örnek model olması adına bu eserlerin röprodüksiyonlarını yapmışlardır. Bu dönemde sanat aka-
demilerinin çoğalarak rağbet görmesi ilk önce İtalya sonra tüm Avrupa ve diğer ülkelerde kopyalanabilir
modellerin ve başyapıtların gerekliliğini göstermiştir. Röprodüksiyon baskılar ve antik heykellerin alçı
kopyaları bu boşluğu doldurmuştur.Aynı zamanda kendi çağdaşı olan ustaların eserlerinin röprodüksi-
yonlarını yapan sanatçılar da dikkat çekicidir. Rönesans’ın önemli gravürcülerinden Raphael Morghen
(Rafael Morgın), Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” eserinin yorum kopyaları ile uluslararası
bir şöhrete sahip olmuştur (Görsel 2.2).
Görsel 2.2: Son Akşam Yemeği, 1787, Raphael Morghen, Harvard Üniversitesi Sanat Müzesi, ABD
Edgar Degas (Edgar Döga), Marcantonio
Raimondi’nin (Markantanyo Raymondi) “Paris’in
Yargısı” adlı eserinin röprodüksiyonunu orijinal
esere sadık kalarak çalışmış fakat kâğıt üzerinde
birbirinden bağımsız sahneleri değişik yönlerde
kullanmıştır. Tüm bu deneysel çalışmalar sanatçı-
nın kendi altyapısı için kullandığı unsurlar olmuş;
sanatçı, kopyalama yeteneğini kendi eserleriniüre-
tirken özgünleşmek için kullanmıştır (Görsel 2.3).
Görsel 2.3: Paris’in Yargısı, 1856
Marcantonio Raimondi Kopyası, Edgar Degas,
Harvard Üniversitesi Sanat Müzesi, ABD
Platon ve Aristoya Göre Sanatta Taklit
Yunan filozofu Platon, sanatı bir yansıtma, taklit olarak ele almıştır. Ona göre mutlak gerçek kavram-
sal olan idealar (düşünce) dünyasıdır. Nesneler ya da fenomenler (olay); yani içinde bulunduğumuz,
duyularla algılanan dünya ancak idealar dünyasının bir yansıması, kopyası ya da taklididir. Görünen
bu nesne ve fenomenler; evrensel ideaların bir yansıması, taklidi olduğuna göre bu dünyayı sanatına
aktaran sanatçının dünyası (sanat eserleri), taklidin taklidi olmaktadır.
Aristo’ya göre sanatçı, anlatmak istediklerini seçer ve bunları yeni bir kurguya sokarken gereksiz ay-
rıntıları, olay örgüsüne girmeyen ögeleri dışarıda bırakır. Taklit (mimesis) kuralına göre sanatçı eğer
hayatı aynen kopya etseydi bir sürü gereksiz ayrıntılar ve anlamsız olaylar işin içine karışacaktı. Aristo
için eserin organik bütünlüğü önemlidir. Aristo’nun taklit anlayışı; geneli ya da özü yansıtma, nesnelerin
kusurlarını örterek olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi taklit etme şeklindedir. Aristo, sanatın doğayı
değiştirme ve ideal bir şekilde yansıtma gücünden dolayı Platon’un tam tersine sanatı bilimden üstün
tutar. Ona göre güzellik, görünen şeylerin taklidi ile ideal ilkelerin toplamıdır.
59