Page 48 - ÇALGI EĞİTİMİ KEMAN 10
P. 48
Okuma Parçası
Aşağıda verilen metni okuyunuz. Metinden hareketle Türk müziğinin gelişmesi için Atatürk’ün
ve Türk Beşleri’nin çalışmalarını sorumluluk değeri bağlamında değerlendirerek düşüncelerinizi
arkadaşlarınızla paylaşınız.
TÜRK BEŞLERİ
İyi bir asker, devlet ve kültür adamı olan Atatürk, başta müzik olmak üzere sanatın her dalıyla
yakından ilgilendi. Müziği, “hayatın ruhu ve neşesi” olarak tanımlayan ve savaş yıllarından itibaren
musikimizin millî olması gerektiğinin altını çizen Büyük Önder’in bu alandaki ana hedefi, ulusun
öz müziğinin geliştirilmesi, evrensel boyutlara ulaştırılması ve çok sesli müziğin Türk halkına be-
nimsetilmesiydi. Bu da ancak planlı bir müzik eğitimi ve bu eğitimi verecek kurumların oluşturul-
ması ile mümkündü.
Atatürk’ün 1 Kasım 1934’te TBMM açılış konuşmasında ifade ettiği “Bir ulusun yeni değişikli-
ğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.” şeklindeki sözü, ilerleyen günler-
de atılacak adımların ilk işaretiydi. Nitekim bu konuşmadan 25 gün sonra Atatürk’ün direktifiyle
Millî Eğitim Bakanı Abidin Özmen başkanlığında Cemal Reşit Rey, Necil Kâzım Akses, Hasan Ferit
Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Cezmi Erinç ve Halil Bedii Yönetken gibi sanatçıların katıldığı bir müzik
kongresi toplandı. Kongrede alınan kararlardan biri de millî yaratıcılığın ve sanatın geliştirilmesi,
Musiki Muallim Mektebinin kadrosunun iyileştirilmesi için besteci ve çalgıcıların yetiştirilmesiydi.
Aslında bu ilkenin uygulanışına 1925 yılında başlanmıştı. Maarif Vekâleti 29 Ekim 1924’te aldığı bir
kararla hukuk, ekonomi, mühendislik alanlarının dışında sanatçıların da Avrupa’ya eğitim görmek
amacıyla gönderilmesi için düzenlemeler yapmış; 1925 yılında açtığı bir sınavla Paris, Berlin, Bu-
dapeşte, Prag gibi şehirlere sanatçı ve öğretmen yetiştirmek üzere genç yetenekler göndermişti.
Bu doğrultuda Nurullah Şevket Taşkıran ile Halil Bedii Yönetken Avrupa’ya gönderilen ilk öğren-
cilerdi. Onları Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Hasan Ferit Alnar, Cezmi Erinç, Ekrem
Zeki Üngör gibi isimler takip etti. O günlerde kendi imkânlarıyla Avrupa’ya eğitim almaya gidenler
de (Necil Kâzım Akses, Cevat Memduh Altar gibi) daha sonra Maarif Vekâletince desteklendi.
Yetenekli gençlerin Avrupa’ya gönderilmesine 1940’lı yıllarda da devam edildi (İdil Biret, Suna
Kan gibi).
Atatürk’ün teşvik ve desteğiyle uygulanmaya başlanan bu devlet politikasının sonucunda, Ba-
tı’nın belli başlı akademilerinden mezun olan ve çağdaş bilimin oluşturduğu tekniklerden fayda-
lanarak eserler veren pek çok besteci yetişti. Marguerite Long, Laparra, Vincent d’Indy, Arthur
Honegger, Joseph Marx, Alois Hába gibi dünyaca ünlü sanatçıların öğrencileri olarak yetişen
isimlerin başında Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun ve
Necil Kâzım Akses geliyordu. Sonradan Türk Beşleri olarak adlandırılacak olan bu bestecilerin or-
tak özellikleri aynı dönemde yaşamış olmaları, klasik müziğe gönül vermeleri, eğitimlerinin ardın-
dan ülkeye dönerek Cumhuriyet rejiminin resmî müzik politikasını gerçekleştirmeye çalışmaları
ve ulusal kaynaklardan yararlanmaya öncelik vermeleridir. Bu besteciler, kişiliklerinden ve müzik
eğitimi aldıkları çevrelerden kaynaklı üslup farklılıklarına da sahiptiler. Millî bir anlayışla yola çıkan
Beşlerin ortak amacı, başlangıçta Türk halk ve geleneksel sanat müziğinin melodik, makamsal
ve ritmik yapısıyla Batı müziği biçim ve tekniğini kullanarak besteler yapmaktır. Ancak ilerleyen
yıllarda her besteci kendi özgün duyuş ve düşünüşünü geliştirme yoluna gitmiştir.
Türk Beşleri ülkeye döndüklerinde kimi zaman besteci, solist, yorumcu, öğretmen ve orkestra
şefi gibi görevler almış çok sesli müziğin öncüleri olmuşlardır.
https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/turk-besleri/ adresinden alınmıştır.
46 1. ÜNİTE