Page 43 - ÇALGI EĞİTİMİ KLASİK KEMENÇE 10
P. 43
ÜNİTE 2
OKUMA METNİ
Tamburi Cemil Bey
İstanbul’da doğmuştur. Babası Eski İşkodra Vali Muavini ve Beyoğlu Ceza Mahkemesi
üyelerinden Mehmed Tevfik Bey, annesi Zihniyâr Hanım’dır.
Üç yaşında babasını kaybeden Cemil Bey, ilkokulu yakınlardaki bir okulda ve amcası
Refik Bey’in yanında tamamlamıştır. Liseden sonra bir yıl Hamidiye Ticaret Mektebi ve
Mekteb-i Mülkiye-i Şahane’de okuduysa da ikisinden de mezun olamamıştır. Ayrıca
özel öğretmenlerden Fransızca dersleri almıştır. O sıralarda ağabeyi Ahmed Bey’den
ilk müzik bilgisini almıştır. Kemani Aleksan Ağa’dan Hamparsumu ve Batı notasını
öğrenmiştir. 15 yaşında tambura başlamış ve iki yıl gibi kısa bir sürede başarılı bir
performans göstermiştir. Bu sırada Tamburi Ali Efendi ile tanışmış; ondan genel bir müzik
bilgisi öğrenmiştir. Yirmi yaşında keman, lavta ve çello virtüözü olmuştur. 1912’de açılan
Darülbedayi Musiki Dairesi’nde bir süre öğretmenlik yapmıştır. Oğlu Mesut Cemil’e göre
28 Temmuz’da, vefat etmiş ve Merkez Efendi mezarlığına defnedilmiştir.
Elini attığı her enstrümanı kısa sürede çalabilmesiyle tanınan ve Türk müziği tarihinin en büyük
tambur sanatçılarından biri olan Cemil Bey, bestesi ve icrasıyla Türk müziğine büyük eserler
kazandıran bir sanatçıdır. Uygulamalı teknoloji yoluyla elde edilen çeşitli sunum biçimleri onun
için büyük ilgi görmüş ve enstrümana kişiliğini vermiştir. Memurluktan sonra kendini tamamen
müziğe adamış, düzenli olarak kimseden ders almasa da tambur, ut, kemençe ve çelloyu eşit
derecede ustalıkla çalmıştır. Dönemin tambur üslubunu kökten değiştirmiş, daha hareketli ve
canlı bir üslubu benimsemiş ve bu yönüyle Türk müziğinde bir ilki gerçekleştirmiştir. Bu arada
lavtayı tamburi tekniğinde çalarak ve bazen çello gibi kemençe yayı ile tambur çalarak bu çalgıya
sofistike bir tarz kazandırmıştır. Önceleri sadece kaba bir saz üzerinde kullanılan kemençeyi
ince bir saz üzerinde de kullanılabilecek bir etkinliğe ulaştıran Kemençeci Vasili’nin (Vasilaki)
taksim ve peşrev üslubunu iyi değerlendirerek enstrümanın klasik sanatçıları içinde iki isimden
biri olmuştur. Notalarını genellikle Hamparsum ile yazmış ve Türk müziği perdesinin tespitinde ve
korunmasında Hamparsum notasının Batı notasından daha değerli olduğunu söylemiştir.
Cemil Bey’in kulağı o kadar hassastır ki, ilk defa
duyduğu bir şarkıyı hemen ezberleyebilmektedir.
Kompozit çalgı ve sözlü eserlerinde döneminin
önde gelen ustalarından biridir ve büyük bir
besteci olarak o ve taksim ettiği bu formu Türk
müziğinde yeniden canlandırarak ona bağımsız
bir kimlik kazandırmıştır. Kovanlara ve taş plaklara
doldurduğu taksimler, müzikalite, yükseklik ve
aralıkların yanı sıra teknik açıdan da kendisinden
sonraki sazcılara örnek teşkil etmektedir. Onun
“gelenekleri aşan, kendi kabına sığmayan bir
sanatçı” olduğu söylenebilmektedir.
Peşrev, saz semaisi, longa, oyun havaları ve şarkı
türünde kırka yakın eser besteleyen ve romantik
ruhu bütün eserlerinde kendini gösteren Cemil
Bey’in en beğenilen eserleri, şedd-i araban ve
ferahfeza saz semaileridir. Görsel 2.3: Tamburi Cemil Bey
https://islamansiklopedisi.org.tr/cemil-bey-tanburi
adresinden alınarak düzenlenmiştir.
41