Page 109 - DRAMA ÖKK
P. 109
beliren kımıldanışlar, hareketler. mayla da ortaya çıkar.
motivasyon : 1. İsteklendirme. 2. Güdüleme. teatral : Tiyatro özelliği taşıyan.
mülkiyet : Sahiplik. tef : Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından olu-
şan çalgı.
N tekabül : Karşılık olma, karşılama.
Nemse : Avusturya’ya ve halkına verilen ad. Nemçe. tema : 1. Asıl konu, temel motif, ana konu. 2. ed. Öğre-
norm : 1. Yargılama ve değerlendirmenin kendisine tici veya edebî bir eserde işlenen konu, düşünce,
göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, düz- görüş, tem, ana konu. 3. müz. Bir besteyi oluştu-
gü. 2. Önceden belirlenmiş kalıp, düzgü. ran temel motif, ana konu.
terminoloji : Terimler dizgesi.
O/Ö teşvik : 1. İsteklendirme, özendirme. 2. mec.Bir kimseyi
onaltılık : müz. Birlik notanın on altıda biri uzunluğunda kötü bir iş yapması için kışkırtma.
nota. tevellüt : İnsanın doğumu, doğduğu zaman.
öykünme : Öykünmek işi, taklit. tını : 1. Yüksekliği ve şiddeti aynı olan sesleri birbirin-
özgün : 1. Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan, oriji- den ayıran nitelik. 2. Bir cismin titreşiminden çı-
nal, ibdai. 2. Bir buluş sonucu olan, nitelikleri ba- kan sesi, başka nitelikteki bir cismin aynı yüksek-
kımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan. likte çıkan sesinden ayırt ettiren özellik, tınnet.
tip : 1. İlgi çekici, değişik (kimse). 2. Kendine özgü
P kişiliği olmayan, genellikle bilinen kalıplardaki in-
paravan : Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan sanları gösteren oyun kişisi.
oluşan ve yapılarda bazı bölümleri ayırmakta kul-
lanılan, katlanır, taşınır çerçeveli perde. V
pedagoji : 1. Öğretim yöntemlerini ele alan bilgi, öğretim vesile : Elverişli durum, fırsat.
bilgisi. 2. Öğretici. vizyon : Sinema ve TV gösterimi
prova : Bir şeyin amacına uygun, istenilen düzeyde olup
olmadığını anlamak için yapılan deneme. Y
yansılamak : Benzetmeye çalışmak, öykünmek, taklit etmek.
R yansıtma : Öznel bir yaşantıyı dış dünyaya bağlama; örne-
reverans : Selam veya teşekkür için eğilerek veya dizleri ğin bireyin bir nesne, kişi ya da toplumsal küme-
kırarak yapılan hareket. de tasarladığı nitelikleri, duyguları ya da tutumla-
ritim : Dizem. rı gerçekten varmış gibi düşünmesi.
ritüel : 1. Ayin. 2. Âdet hâline gelmiş. yapıntı : 1. Gerçekle çeliştiğini, gerçekliğe uymadığını
rol : Bir kişiliği canlandıran oyuncunun söylemesi ve bile bile tasarlanan şey, hayal gücüyle yaratılmış
yapması gereken hareketlerin genel adı. olan şey. 2. Bilgi kuramında ve ontolojide gerçe-
ğe uymayan ancak belirli bir kuramsal veya pratik
S amaç için kullanılması sakıncasız olan tasarım,
sanat : Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında tasni.
kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım yeti : 1. İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği,
sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık. meleke. 2. Bellek, usa vurma, algılama veya im-
sekizlik : müz. Birlik notanın sekizde biri. geleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçle-
senkron : Eş zaman. rinden herhangi biri, meleke.
senyör : 1. Orta Çağ’da Avrupa’da toprağı olan derebeyi.
2. Fransa’da bir soyluluk ünvanı.
sistematik : Sistemli.
statü : Bir kimsenin, bir kurum veya bir toplum içindeki
durumu.
sus : Notada duraklama zamanı ve bunu gösteren
işaretin adı.
T
tahayyül : Hayalde canlandırma.
tahsildar : 1. Bir kimse veya bir kuruluş adına para topla-
makla görevli kimse, alımcı. 2. Vergi toplayan gö-
revli, alımcı, vergici.
tarh : Bahçelerde çiçek dikmeye ayrılmış yer.
tasarım : 1. Zihinde canlandırılan biçim. 2. Bir sanat eseri-
nin, yapının veya teknik ürünün ilk taslağı, desen,
tasar çizim, dizayn.
tavır : 1. Durum, davranış, vaziyet, hâl. 2. Oyunculukta
bir karakterin ya da tipin yetişmesini, özellikle-
rini, kültürel çevresini ve konumunu belirleyen
görünüş. Tavır yalnızca hareketlerle değil, konuş-
108