Page 117 - PİYANO | 11
P. 117

Hazırlık Çalışması

           Müzik tarihinde Romantik Dönem sanatını ve kültürünü araştırınız.

          6.1. Romantik Dönem’in Temel Özellikleri


          Klasik müzikte Romantik Dönem, yaklaşık olarak 19. yüzyılın ilk yarısında Avrupa müziğine egemen
          olmuş bir dönemdir. Bu dönemde özellikle Almanya, Avusturya ve Fransa’da klasik müzikte yeni bir tarz
          meydana gelmiştir. Romantik müzikte Barok ve Klasik Dönemlerden farklı olarak duygusal ifadelere ve
          bireysel ifade özelliklerine daha fazla önem verilmiştir. Romantik Dönem bestecileri şarkılar, senfoniler,
          konçertolar ve opera müzikleri gibi türlerde çalışmalar yapmıştır. Bu dönem müziği genellikle şiddetli
          duygular, yoğun melodiler ve dramatik efektler içermiştir. Ayrıca yeni çalgılar ortaya çıkmış, orkestraların
          boyutları da artmıştır.

          Klasik müzikte Romantik Dönem’in temel özellikleri şunlardır:
          İfade özgürlüğü: Romantik Dönemde müzisyenlerin ifade özgürlüğü artmıştır. Besteciler duygu, düşünce
          ve hayallerini müziklerine yansıtmak için daha özgür bir alan elde etmiştir.

          Dinamikler: Romantik Dönemde müzisyenler, eserlerinde daha dramatik ve dinamik değişimleri kullanmaya
          başlamıştır. Daha yüksek seslerin kullanılması, daha güçlü ve duygusal ifadelerin ortaya çıkmasına yardımcı
          olmuştur.

          Program müziği: Romantik Dönemde program müziği olarak adlandırılan ve “konusu olan” müzik türleri
          ortaya çıkmıştır. Program müziği belli bir hikâyeyi ya da fikri, müzik yoluyla anlatmaya çalışan bir müzik
          türüdür.
          Orkestrasyon: Romantik Dönemde orkestrasyon, daha karmaşık ve zengin bir hâle gelmiştir. Besteciler
          farklı çalgıları bir arada kullanarak daha dolgun ve derin bir müzik ortaya çıkarmak için çalışmıştır.

          Doğa ve coğrafya: Romantik Dönem’in müziği doğal güzelliklere, coğrafyaya, tarihe ve mitolojik hikâyelere
          ilgi duymuştur. Besteciler bu temaları müziklerinde kullanmış, hayal güçlerini ve duygusal zekalarını
          kullanmaya çalışmıştır.

          İçe dönüklük: Genellikle içe dönük bir hava taşır. Besteciler duygu ve düşüncelerini müziklerine yansıtmış,
          bunlardaki hissiyatı daha bireysel bir boyuta taşımıştır.
          6.2. Romantik Dönem Bestecileri


          Romantik müziğin önde gelen bestecileri arasında Franz Schubert (Franz Şubert), Frederic Chopin (Frederik
          Şopen), Robert Schumann (Rabırt Şuman), Johannes Brahms (Yohanes Brams), Richard Wagner (Riçırd
          Vagner) ve Pyotr Ilyich Tchaikovsky (Peter İlyiç Çaykovski) gibi isimler yer alır. Bu besteciler kendi tarzlarını
          geliştirmiş ve romantik müziği dönemlerinin en özgün ve ilginç müziği hâline getirmiştir.

                                  Franz Schubert (Görsel 6.1): 31 Ocak 1797’de Viyana’da doğmuş, 19 Kasım
                                  1828’de aynı yerde vefat etmiştir. Yaşamı boyunca yaklaşık 600 şarkı, senfoni,
                                  opera, kilise müziği ve diğer müzik türlerinde eserler bestelemiştir. Şarkıları
                                  özellikle Romantik Dönemin önemli bir parçasıdır ve günümüzde hâlâ dünya
                                  çapındaki konserlerde icra edilmektedir. Eserleri doğal güzellikler, aşk, kayıplar
                                  ve ölüm gibi temaları içerir. Birçok bestecinin etkisi altında kalmış olsa da, kendine
                                  özgü bir müzik tarzı geliştirmiş ve özellikle piyano müziği alanında dikkat çekici
                                  bir yenilikçilik sergilemiştir. Vefatından sonra eserleri daha da ün kazanmış ve
                                  müzik dünyasındaki saygınlığı artmıştır.
          Görsel 6.1. Franz Schubert
          116
   112   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122