Page 49 - ÇALGI EĞİTİMİ | TAMBUR 11
P. 49
OKUMA PARÇASI
OKUMA PARÇASI
HACI ARİF BEY (1831-1885)
Asıl adı Mehmet Arif olan Hacı Arif Bey 1831 yılında İstanbul’un Eyüp
semtinde dünyaya geldi. Babası Eyüp Mahkemesi başkâtiplerinden
Ebubekir Efendi’dir. Sesinin güzelliği ve musiki yeteneği çok küçük
yaşlarda fark edilen Arif Bey, ilk musiki derslerini Zekai Efendi (Zekai
Dede) ve Eyyübi Mehmet Bey’den aldı. Musikide ilerleyince hocası
Mehmet Bey onu devrin en büyük musiki üstadı Hammamizade
İsmail Dede ile tanıştırdı. İsmail Dede’den de bir müddet ders alan
Arif Bey, Eyyübi Mehmet Bey’in desteği ile Mızıkayıhümayun’un Türk
Musikisi kısmına kayıt oldu. Aynı zamanda, henüz 13 yaşındayken
Bab-ı Seraskeri Kaleminde kâtip yardımcısı olarak başladı. Arif Bey
daha 20 yaşına gelmeden saray hayatıyla tanışarak kısa sürede Sultan
Görsel 2.6: Hacı Arif Bey Abdülmecid Han’ın ilgisini çekti ve bu ilgi onu genç yaşta Sultan’ın
mabeyincisi görevine yükseltti. Bir süre sonra da haremde cariyelere meşk hocası olarak tayin edildi.
Haremde ders verdiği sırada Çeşmi Dilber isimli cariyeye âşık olunca onunla evlendirilerek saraydan
uzaklaştırıldı. Evliliğinden bir kaç yıl sonra hanımı, çocuklarını da bırakarak onu terk edince Arif Bey bu
olaydan çok etkilenmiş olacak ki “Niçin terk eyleyip gittin a zalim” sözleri ile başlayan bir şarkı yazarak yeni
bir makam olan kürdilihicazkâr makamını Türk musikisine kazandırmış olur.
Otuzlu yaşlarında serhanende ve meşk hocası olarak yeniden saraya giren Hacı Arif Bey’in bu
görevi de uzun sürmedi. Cariyelerden Zülfi Nigâr Hanım’a âşık olan Hacı Arif Bey Zülfi Nigâr Hanım’la
evlendirilerek saraydan uzaklaştırıldı. Bir yıl sonra Zülfi Nigâr Hanım yakalandığı bir hastalık nedeniyle
vefat edince “Olmaz İlaç Sine-i Sad Pareme” isimli eserini yazdı.
1861’de Sultan Abdülmecid’in ölümü üzerine tahta geçen Abdülaziz Han tarafından Rıfat Bey’in
yönettiği Saray Fasıl Heyeti’ne tekrar serhanende olarak atandı. On yıl sürdürdüğü bu görevi sırasında
Pertevniyal Valide Sultan’ın nedimelerinden Nigarnik Hanım’a âşık olunca onunla evlendirilerek üçüncü
defa saraydan ayrıldı ve Zincirlikuyu’da bir çiftliğe yerleşti (1871). Beş yıl süre ile kâtiplik, maliye müdürlüğü
gibi görevler yaptıktan sonra Abdülhamid’in tahta çıkmasıyla kolağası rütbesiyle Mızıkayıhümayun’daki
görevine geri getirildi.
Türk müziğinin neoklasik okulun kurucusu ve öncüsü sayılan Hacı Arif Bey, 1885 yılının 25 Haziran’ında
54 yaşında iken geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir.
Başlıca eserleri: "Gurub Etti Güneş Yine Dünya Karardı", "Esti Nesim-i Nevbahar", "Bülbül Yetişir
Bağrımı Hun Etti Figanın", "Bahar Oldu Beyim Evde Durulmaz". Ayrıca, 1873 yılında Mecmua-i Arifi ismiyle
çıkardığı 600 sayfalık bir güfte dergisi bulunmaktadır.
M. Nazmi Özalp, Türk Musikisi Tarihi, s. 246-253
SEZGİN, Bekir Sıdkı, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA). c. 14, s. 440-442
48