Page 131 - THM KORO (ORTAK -TSM ) 11
P. 131
Okuma Metni
DOĞRU KONUŞMAYAN DOĞRU DÜŞÜNEMEZ
Eskiden Türkçemiz ne güzel yazılır, ne tatlı konuşulurdu. Şimdi argo ağırlıklı, intizamsız ve paldır
küldür bir lisan egemen. Ne yazarımızda hassasiyet kaldı, ne hatibimizde incelik.
Çam üstüne çamlar devriliyor.
İnanın, çoğu yazarı öfkelenmekten okuyamıyor, televizyon güllerini dinlerken yoruluyorum.
Bir kere dilimizin üstatlarını ( Yahya Kemal’i, Ahmet Hamdi Tanpınar’ı, Peyami Safa’yı, Falih
Rıfkı’yı, Yusuf Ziya Ortaç’ı, Erol Güngör’ü, Orhan Seyfi Orhon’u) tanımadan; hele hele şiirimizin devlerini
eğitici bellemeden yazmak ve konuşmak en hafifiyle patavatsızlıktır.
Yapmayın!
Anlı şanlı gazete yazarları; vicdan, şefkat, mahzun yerine “vijdan,şevkat, mahsun” deyip duruyor.
Türkçenin canını çıkarıyorlar.
Tepki de gördükleri yok.
Buyurun bir çirkin, bir yılışık, bir çürük alışkanlık daha…
“Yolcular uçaktan indiler.”
“Yaralılar hastaneye kaldırıldılar.”
“Çiçekler nihayet açtılar.”
“Kuşlar çığlık çığlığa uçuyorlar.”
“Askerler geliyorlar.” denmez. Cümle sonundaki –ler ve –lar eklerinin Türkçede yeri yoktur. Doğrusu:
“Yolcular uçaktan indi, yaralılar hastaneye kaldırıldı, çiçekler açtı, kuşlar uçuyor, askerler geçiyor.”
Ama kime anlatırsınız…
Eline kalem geçiren, yazar; bir mikrofon kapan kendini hatip zannediyor.
Eskiden Türkçeyi bilenler yazar, konuşurdu.
Ve onlar, dilini sevmeyenlerin yurdunu da sevmeyeceğini iyi anlayanlardı.
Yazanlar, çizenler, konuşanlar, sözlüklerle dost idi.
Kısaltılmıştır.
Gürbüz Azak
Birol Vural
Uygulama ve Örneklerle Doğru ve Güzel Konuşma Sanatı
İstanbul 2005 Bilge Matbaacılık
130 UYGULAMA VE SERGİLEME DAĞARCIĞI