Page 53 - THM KORO 11 THM
P. 53
Okuma Metni
TÜRK MÜZİĞİNİN BAZI TEMEL VE GÜNCEL SORUNLARI ÜZERİNE
Ülkemizde kavram kargaşasının en yoğun yaşandığı alanlardan biri de müzik, özellikle geleneksel
müziklerimizdir. Türlerin isimlendirilmesinden tutun, temel nazari (teorik) konulara, eğitim ve öğretime,
icra ve uygulamaya ilişkin pratiklere kadar karmaşık bir sorunlar yumağı ile boğuşuyoruz yıllardır.
Bunların başında, bu zengin tarihi ve kültürel birikimimizin isimlendirilmesi geliyor. Mesela “Türk
Müziği” tabirinin tam olarak neyi karşıladığı ya da neyi karşılaması gerektiği hâlâ belirsizdir. Kimilerine
göre Türk müziği kavramının içine sadece,Klasik Türk müziği ya da Türk sanat müziği denilen müzik türü
girer ve halk müziği, Türk müziğinden başka bir şeydir; onun adı folklor müziği ya da sadece folklordur.
Bunu sokaktaki insan söylese belki güler geçersiniz ama anlı şanlı akademisyenler, üniversitelerimize bağlı
konservatuvar hocaları, teorisyenler ve üstad musiki âlimleri söylüyorsa biraz durup düşünmek gerekir.
Türk müziği kavramını, Türklerin tarihi süreç içinde meydana getirdikleri bütün bir musiki kültürü-
ne ait birikimin tümünü kucaklayan bir anlamda kullanmak gerekir. Başka deyişle, Türklerin sahip oldukları
kültür ve medeniyet değerlerinden kaynaklanan ve dünden bugüne ürettikleri bütün müzik türlerini içine
alan, kucaklayan bir şemsiye kavram olarak anlamalı ve kullanmalıyız. Yani içinde bütün türleri ve form-
ları ile Türk klasik ve halk müziğinin, tasavvufi müziğin, mehter müziğinin; sözlü/sözsüz, lâedri/anonim,
eski/yeni, klasik/modern, tek sesli/çoksesli bütün türlerin ve bunlara ait alt kategorilerin yer aldığı tarihi
birikimin genel adı… Bunu bir bakıma kavramsal düzeyde ‘üniversite’ nitelemesine benzetebiliriz. Nasıl ki
herhangi bir üniversitenin adı veya kendisi tek başına soyut, temsili ve sembolik bir anlam ifade ediyor;
fakat ona bağlı fakülte, yüksekokul, enstitü, bölüm, merkez vb. birimler ile üniversite somut bir varlığa
dönüşüyorsa Türk müziği terimini de ancak bu tür genel bir üst kavram olarak kullanmak daha doğrudur.
Müzik mi, Musiki mi?
Musiki kelimesi kimilerince müziğin eski, tarihi, geleneksel ya da klasik olanına verilen özel bir isim
gibi algılanmakta, hatta müzik ile musiki arasında önemli bir fark olduğunu ileri sürenlere bile rastlamak
mümkündür. Mesela klasik Türk müziği ile tasavvuf müziğini, fasıl müziğini, dini müziği veya Osmanlı mü-
ziğini kast ediyorsak bu taktirde kesinlikle ‘müzik’ değil ‘musiki’ dememiz gerektiği düşünülür. Bu kelimeyi
bilinçli olarak tercih edenlere göre ‘musiki’, işaret ettiği sanatın ciddi, ağırbaşlı, saygın ve oturaklı bir tür
olduğuna delalet eder. Buna göre halk müziği için musiki terimini kullanmanın kelimenin asaletine halel
getireceği için pek doğru olmadığı fikri vardır. Aynı şekilde ‘çağdaş Batı musikisi’ derken de ‘musiki’ yerine
‘müzik’ demeliyiz.
Musiki terimi Yunanca ‘mousa’ yazılıp ‘musa’ okunan ve ‘peri’ anlamına gelen bir kelimedir. Sondaki
‘ike/ika’ takısı kelimeye ‘konuşulan dil’ anlamını kazandırır, yani ‘musike’, ‘perilerin dili’ demektir. Latinceye
ise ‘musika/muzika’ şeklinde girmiştir. Tüm dillerde aşağı yukarı buna yakın telaffuz edilmektedir. Arapça
ve Farsçaya’ya Latince’den geçmiş ve Arapça’da ‘el-musiki’ olmuştur. Türkler kadim zamanlarda ‘kök/küğ’
demişlerdir. Osmanlı ise, Arapça telaffuzunu esas alarak başına ‘şerefli ilim’ manasında ‘ilm-i şerif’ sıfatını
da eklemiş ve ‘ilm-i şerif-i musiki’ demiştir. 2.Mahmud döneminde Mehterhane-i Hakani’nin yerine Mızıka-i
Hümayun’un kurulması ile İtalyanca ‘musica’dan bozma ‘mızıka’ kelimesi bir süre kullanılmıştır.
Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere musiki ile müzik arasında sanıldığı gibi bir fark yoktur. Aynı
kökten türemiş ve aslında bize eşit derecede uzak veya yakın iki kelimedir. Ayrıca ‘musiki’ kelimesi ile an-
maya özel bir önem gösterdiğimiz makam musikisi’ne ait geleneksel birikimimiz için ‘klasik’ nitelemesini
özellikle kullanırken, halk kaynaklı geleneksel birikimimizin bütün dönemlerini ‘klasik’ kavramının dışında
ve uzağında görmenin ne kadar doğru ve bilimsel bir yaklaşım olduğu da tartışılabilir.
Bayram Bilge TOKEL
Türküler Kalır eserinden kısaltılarak düzenlenmiştir.
52 TÜRKÜLERDE YÖRESEL ÖZELLİKLER TÜRKÜLERDE YÖRESEL ÖZELLİKLER