Page 130 - ÇALGI EĞİTİMİ VİYOLA | 11
P. 130
Okuma Parçası
Aşağıda Türk Beşlerinden Ahmet Saygun’un (Görsel 4.4) hayat hikâyesini konu alan bir metin
verilmiştir. Metni okuyunuz ve metinde anlatılanları öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatan-
severlik ve yardımseverlik değerleri bağlamında değerlendiriniz.
AHMET ADNAN SAYGUN (7 Eylül 1907 - 6 Ocak 1991)
(…)
Ahmet Adnan Saygun, 1928 yılında Millî Eğitim
Bakanlığının açtığı seçme sınavını kazanarak Paris’e
gönderilmiştir. Önce Schola Cantorum’da (Skola
Kantorum) armoni ve kontrpuan dersleri almış, daha
sonra Paris’in ileri gelen öğretmenleriyle kontrpuan,
füg ve eski melodiler üzerinde çalışmış, ayrıca org
öğrenimi görmüştür. Vincent D’lndy (Vinsen Dandi)
gibi dünyaca ünlü besteciden kompozisyon öğren-
miş ve ilk eseri olan Divertissement (Divertisemen)
adlı eserini 1930 yılında Paris’te bestelemiştir.
1931 yılında diplomasını alarak anavatanı Türki-
ye’ye dönen Saygun, Ankara Müzik Öğretmen Oku-
luna kontrpuan ve teori öğretmeni olarak atanmış ve Görsel 4.4: Ahmet Adnan Saygun
atandığı günden itibaren eserler vermeye başlamış-
tır. 1931 ve 1936 yılları arasında orkestra eserlerinin
yanı sıra piyano ve orkestra için “Burlesk” (Burlesk); vurma ve üfleme çalgılar için Ses-Dörtlüsü;
halk şarkıları, dört sesli karışık koro eserleri, yakarış ve türküler, keman ve piyano için 1 Sonat; vi-
yolonsel ve piyano için bir sonat ve büyük operalar yazmıştır. Saygun, 1934 yılında, sözleri M. H.
Egeli’ye ait 3 perde ve 12 tabloluk eserinden oluşturduğu “Özsoy Destanı” operasını besteledi
ve bu eser, konuk İran Şahı Rıza Pehlevi ve Atatürk’ün önünde oynandı. Bu operanın konusunu
tüm ayrıntılarıyla Atatürk vermiş ve bununla çok yakından ilgilenmiştir.
(…)
Saygun, Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefliği ve İstanbul Konservatuvarında
teori öğretmenliği görevlerinde bulunmuş; dünyaca ünlü Macar bestecisi ve dünya folklorcusu
Béla Bartok ile birlikte Ankara’nın ve Anadolu’nun bazı köylerinde folklor araştırmaları yapmış ve
bu alanda önemli yazılar, raporlar ve kitaplar hazırlamıştır.
(…)
Dünyaca ünlü Türk sanatçısının, sürekli bir gelişim çabası içinde olan çok sesli Türk müziği
üzerindeki düşünceleri kısaca şöyledir: “ Sanat her zaman, kökü içinden çıktığı toprağa bağlı
kaldıkça gelişmiştir. Sanat, kökünden ayrılınca ölür… Çok sesliliği müziğe, doğa ve fizik ka-
nunları getirmiştir. Halk müziğinde, ilkel olarak çok sesliliği ve armoniyi benimseyen bir arayış
sezilir… Edebiyatımız nasıl bir değişmeye girmişse müziğimiz için de paralel olarak bir değişme
kaçınılmaz olmuştur.” (…)
Saydam, A. (1982). Dünyaca Ünlü Müzisyenler de Çocuktu I. kitabından sayfa, 208-209 kısaltılmıştır.
Viyola Müziğinde Dönemler I 129

