Page 129 - ÇALGI EĞİTİMİ KEMANE 12
P. 129
4.
ÜNİTE OKUMA PARÇASI
İBNİ SİNA
İslam filozofu, bilgini ve müzik teorisyeni olan İbni Sina (980-1037), düşüncelerini içeren eserleriyle hem
İslam ülkelerini hem Batı dünyasını derinden etkilemiştir. Avrupa’da “Avicenna” (Evısena) adıyla anılır. Üs-
tün yeteneğiyle bilim ve sanat dallarında yetkin bir kişi olarak öne çıkmış, özellikle felsefe ve tıpta yüzyıllar
boyunca aşılamamıştır.
Kendine Farabî’yi hoca olarak rehber edinmiştir. Onun eserleri yoluyla Aristo’yu tanıyan İbni Sina, bilginin
gelişmesinde aklın, deneyin ve gözlem yönteminin bir bütün olduğunu savunmuştur. Aristoxenes (Aristo-
zenes), Öklid, Ptolemy (Tolımi), Pisagor, Yunus el-Katip, İbnü’l-Müneccim, İshak el-Mevsıli, İhvan-ı Safa, ve
Kindi gibi bilginlerin eser ve görüşlerinden de yararlanmıştır. İbni Sina’nın kısa risaleleri ile birlikte toplam
250 eseri günümüze ulaşmıştır. İbni Sina tıp, felsefe, fıkıh, lisan, matematik, psikoloji gibi alanlarda eserler
yazmıştır. Müzikle ilgili eserlerini ise ömrünün son 10-12 yılında, İsfahan’da kaleme aldığı düşünülmektedir.
İbni Sina’ya göre müzik, hep daha güzel ve estetik olan üzerine kurulu bir iştir. Onun kastettiği güzellik,
mükemmelliktir. Yani müzik içerisindeki ahengin, sayısal prensipler ve oranlar içermesi ve bunların uyumlu
olması gerekir. Müzik, ses ve ritimleri inceleyen matematiksel bir ilimdir. İbni Sina’nın müzik kuramı ve
felsefesinde onun rehberi olan Farabî’nin etkisi çok açıktır. Çünkü eserlerinde onun müzik sistemini devam
ettirmiştir. Farabî’nin düşüncelerini kabul ederek uygulamış ve daha da genişleterek kendi sisteminde teo-
rileştirmiştir. Farabî’nin müzik sistemini genişleterek inceleyen İbni Sina, müziğin kaynağının gök cisimleri
olduğunu ileri süren Müslüman Pythagorasçıların (Pisagor) aksine bu konuda mistik bir yaklaşımdan çok
natüralist bir görüş ortaya koymaktadır. Nitekim bu konuda kendisine rehber edindiği Farabî de gök cisim-
lerinin, müzikal herhangi bir ses vermediğini söylemiştir.
İbni Sina, musikinin iki araştırma alanı ile ilgili olduğunu ve ilkelerinin bir kısmının sayısal, bir kısmının ise
doğal olduğunu, dolayısıyla bir kısmının aritmetiğe, diğer kısmının ise fizik bilimlerine ait olduğunu belirtir.
İbni Sina’ya göre, müzik dinleyene keyif vermelidir. Sesler arasındaki uyum, ahenkli melodiler ve düzenli
ritim, ruhu derinden etkiler. Bir beste, aslında işitme duyumuzdan daha çok, akıl gücümüze seslenir.
“Şarkı söylemek, sağlığı koruyan en iyi egzersizdir.” diye düşünen İbni Sina, müzik hakkındaki görüşlerini en
geniş şekilde Kitabü’ş-Şifa adlı eserinde işlemiştir. Girişte özellikle ses ve sesin hayvanlar ile insanlar için
söz konusu olan fonksiyonel iletişim özelliği üzerinde durmuştur. Bu yaklaşımıyla müziğin özel bir etkiye
sahip medeni bir dil olduğunu belirten H. Spencer’a (Sipensır), müziği canlıların yaşamındaki yardımlaşma
yatkınlığına dayandıran C. Bücher’a (Bayşır) ve müziğin fonksiyonel bir dil olduğunu düşünenlere öncülük
etmiştir.
İbn Sina müziğe; geometri, aritmetik, astronomi gibi matematik ilimler arasında yer verir. Öklid, Ptolemy,
Pisagor ve diğer Greklerden Arapça’ya yapılan çevirilerden sonra bu sıralama İslam dünyasında da kabul
görmüştür. Bu nedenle onun müziğe dair eserinin başlığı, “Riyazi (Matematik) İlimlerin Üçüncü Dalı Olan
Müzik İlmi” dir.
İbni Sina, en önemli eserlerinden biri olan Kitabü’ş-Şifa’nın müzikle ilgili bölümü Cevami’de, aralık ve dizi
gibi konularla, Fârâbı̂’nin görüşlerini paylaşmakta ve kendinden sonra gelen musiki bilginlerine önemli bir
kaynak oluşturmaktadır. Müzikal kompozisyon üzerinde de durduğu, Öklid ve Batlamyus’tan yararlandığını
belirttiği bu eseri, XI. yüzyılın müzik icrası konusunda önemli bilgiler içerir.
4. ETKİNLİK İbni Sina’nın Kitabü’ş-Şifa adlı eserindeki müzikle ilgili bölümleri inceleye-
rek eser hakkındaki düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Ahmet Say Müzik Ansiklopedisi
Akan, N. (2015). VIII- XIII. Yüzyıllar Arası İslam Felsefesi’nde Müziğe Genel Bakış: El-Kindi, Farabî, İbn Sina kalemişi,
3 (6), s.91-101.(Komisyon tarafından düzenlenmiştir)
128