Page 17 - KANUN 9
P. 17

1. ÜNİTE



                BEN KİMİM?


                  KANÛNÎ HACI ÂRİF BEY

                  İstanbul Aksaray’da doğdu. İlköğreniminden sonra girdiği Koca Mus-
                tafa Paşa Askerî Rüşdiyesinden mezun oldu. 1885 yılında Posta ve Telg-
                raf Nezâreti Muhasebe Müdürlüğünde kâtip olarak göreve başladı.
                  Türk mûsikisinin önde gelen kanun virtüözleri arasında yer alan Hacı
                Ârif Bey, bestelediği eserlerle güçlü bir bestekâr olduğunu da göster-
                miştir. Mûsikiye, memuriyetinin ilk yıllarında aynı dairede birlikte çalış-
                tıkları Kanûnî Sarı Talat Bey’den aldığı derslerle başladı. Ârif Bey, kanu-
                nu mandalsız çalardı. Başlangıçta kolay olduğu için bu sazın mandalla
                çalındığını ancak ilerleme kaydedildikten sonra işin parmaklara dayan-
                dığını, bazı eserlerdeki seslerde ve özellikle şedlerde mandalın yetersiz
                kaldığını, bu sesleri bulmak üzere mutlaka tırnağı perdelerde kullan-  Görsel 1.2: Kanûnî Hacı Ârif Bey
                mak gerektiğini belirtirdi.
                  Zira mandallı kanunun başlangıçta kolay olmasına rağmen daha sonra zorlaştığını, ilk zamanlarda güç
                olan mandalsız kanunun ise giderek kolaylaştığını söylerdi. Kanunu çok seri akort etmesi ve falsosuz sesler
                basması ile tanınan Ârif Bey, bu sazı icrada yeni bir ekol meydana getirmiştir. Ayrıca bu sazda önemli bir mer-
                hale kabul edilen “fiskeli icra” şeklinin de ilk uygulayıcısı olduğu söylenmektedir.
                  Hacı Ârif Bey’den günümüze peşrev, saz semâisi, beste, semâi, marş, sirto ve şarkı formlarında doksanın
                üzerinde eser ulaşmış olup bunlardan yetmiş tanesi şarkıdır. Ayrıca bazı taksimleri plaklara alınan Hacı Ârif
                Bey, o devirde unutulmaya yüz tutmuş makamlardan sultânîyegâhı canlandırmaya çalışmıştır. Sultânîyegâh
                peşrevi onun en tanınmış eserlerindendir.
                                                                                     TDV İslâm Ansiklopedisi
                  1.1.2. Kanunun Yapısal Özellikleri

                  Çalgı eğitimi aşama aşama gelişen bir süreçtir. Kanun icracısının sahip olması gereken en önemli özelliklerden
               biri de kanunun yapısını tanımasıdır. Kullanılan çalgının kalitesi iyi bir icra için oldukça önemlidir. Yapısal
               anlamda iyi bir çalgıya sahip olmak icracının çalgısıyla olan ilişkisini daha sağlıklı ve verimli kılmaktadır. Bu açıdan
               değerlendirildiğinde icracının kendisini en doğru şekilde ifade edebileceği çalgıyı seçmesi için çalgısının fiziksel
               özelliklerini ve sınırlarını iyi bilmesi faydalı olacaktır.
                  Kanun, yapı olarak dik yamuk şeklindedir (Görsel 1.3). Boyu 95-100 cm, eni 38-40 cm, derinliği ise 5 cm’dir.





























                    Görsel 1.3: Kanunun boyutları




                                                                            KANUN ÇALMADA TEMEL DAVRANIŞLAR   15
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22