Page 69 - ÇALGI EĞİTİMİ RİTİM 9
P. 69

KUDÜMDE RİTİM UYGULAMALARI-I                                       KUDÜMDE RİTİM UYGULAMALARI-I




                  Okuma Metni



                               MÜZİK GELENEĞİMİZ BAĞLAMINDA MÜZİK DİSİPLİNİ VE AHLAKI
                     Türk müziği; sadece ses telleri ve çalgılarla seslerin tasarlanması, üretilmesi ya da üretilmiş
                eserlerin kulak yoluyla dinlenmesi olmayıp bütün bunların merkezinde “insan”ın yer aldığı bir sanat
                alanıdır. Yüzyıllarca kuşaktan kuşağa aktarılan Türk müziği, gerek dokusuyla gerek çalgılarıyla
                gerekse geleneksel normlarıyla insan elinde değişerek, güncellenerek, dönemlere göre farklılık
                ve çeşitlilik göstererek günümüze kadar taşınmıştır. Bu sanat ve ilim alanının olmazsa olmaz
                ögesi insandır. İşte Türk müziğini gerek öğreten gerekse öğrenen insanın davranış kalıpları
                bu  alanın  iç  disiplini  ve  ahlakını    beraberinde  taşımaktadır.  Bunun  en  belirgin  örneği  Türk
                müziğimizin geleneksel öğretim yöntemi olan “meşk geleneği”dir. Bu gelenek sayesinde eserler
                belli bir disiplin ve ahlak kuralları çerçevesinde kuşaktan kuşağa, ustadan çırağa aktarılmıştır.
                Bu nedenle kendisinden “feyz” alınan kişiler öğreticilerinden saygı, sevgi ve muhabbette daima
                ön planda olmuş; yüzlerce belli davranış kalıplarının gelişmesine zemin hazırlamıştır.

                     Cem Behar Aşk Olmayınca Meşk Olmaz isimli kitabında her ne kadar meşk geleneğinin
                “hat”  sanatının  öğreniminden  kaynaklandığının  altını  çizse  de  bugün  meşk,  Türk  müziğinin
                geleneksel bir öğretim ve aktarım yöntemi olarak kabul görmektedir. Bu gelenekte “taklit” ve
                “tekrar” esas olup eserlerin öğretimi ve doğru icrası hedeflenir. Son dönemlerde “eser geçmek”
                ya  da  “repertuvar  çalışması”  olarak  da  adlandırılan  meşk;  özünde  yine  öğreten  ve  öğrenen
                insanların olduğu disiplinli, toplumun ahlak anlayışına uygun sürdürülen bir gelenektir ve müziğin
                notaya aktarılıp kâğıttan öğrenilmediği dönemlerin uygulamasıdır.

                     Meşkte  belirleyici  unsurlar  hafızadır  ve  meşk  edilecek  eserlerin  hafızaya  alınmasını
                kolaylaştıracak  uygulamalar  çok  önemlidir.  Bu  nedenle  müziğimizin  gerek  öğreniminde
                gerekse icrasında disiplin ve ahlakî değerler doğal olarak gelişmiş; müziğin kendi kalıplarıyla
                beraber kuşaktan kuşağa, ustadan çırağa aktarılmıştır. Saygı ve sevgiye dayanan Türk müziği
                öğretimi, bugünün koşullarında gerek müzik okullarında gerek dershanelerde yine disiplin ve
                genel  kurallar  içinde  sürdürülmektedir.  Değişen  sadece  yöntem  ve  tekniklerdir.  Eski  yöntem
                hakkında Behar şunları yazmaktadır: Osmanlı’da yüzyıllar boyunca sözlü aktarım üzerine ısrar
                edilmesinin manevi ve ruhsal eğitim açısından da önemli nedenleri olsa gerekir. “Hizmet etmek”,
                “iki diz üstüne gelmek” gibi ifadeler buna işaret eder. Sözlü aktarım öğretici olmakla kalmaz.
                Gerektiğinde dinsel-manevi işleri de yerine getiren bir aracıyı da gerekli kılar. Dinsel metinlerle
                öğretilen müzik alanında da bu tür bir öğretim modelinin oluşmasında kuşkusuz önemli rolleri
                olmuştur.

                     Sözlü aktarım yöntemi olan meşk sistemi sadece müziğin aktarımında değil aynı zamanda
                manevi olguların da aktarımında rol oynar. Meşk sistemiyle birlikte “duruş ve davranış kalıpları”
                da  aktarılır  ve  “disiplin”,  “saygı”,  “saygınlık”,  “sorumluluk”,  “kalite”,  “doğru  şekilde  aktarmak”,
                ‘‘kültüre  hizmet”,    “kültürü  korumak”,    “doğru  kaynak”,    “örnek  olmak”,    “doğru  icra”,  “temsil
                etmek”,  “mahremiyet”,  “pişmek”,  “adap”,  “edeb-i  erkan”,  “feyz  almak”,  “bacak  bacak  üstüne
                atmamak” ve “dizinin dibinde oturmak” gibi ifadeler sıkça işitilir. Aşıklık geleneği ve müziğinde
                de durum aynıdır. Ustasının dizinin dibinde onun çalış ve söyleyiş şekliyle biçimlenen aşıklar da
                önce çırak olarak usta aşığın yanında yetişir; sonra o da usta olunca bilgi, beceri ve repertuvarını
                çıraklarına aktarır. Bu alanda da sevgi ve saygı daima ön planda olmuş, edep ve erkâna son
                derece bağlı kalınmıştır.

                     Sonuç  olarak  müzik  öğretimi  bağlamında  Türk  müziğinin  eğitimi,  öğretimi  geçmişten
                günümüze bir disiplin ve kültürel ahlak işidir.

                                           Doç.Dr.Hüseyin Yaltırık
                (TRT İzmir Radyosu Türk halk müziği (emekli) ses sanatçısı ve Türk halk müziği (2014-2018 Dönemi)
                eski sorumlusudur.)



                                                                                                           67
   64   65   66   67   68   69   70   71   72   73   74