Page 61 - BOKS
P. 61
TÜRK KAFASI
Sultan Abdülaziz Hân ve beraberindekiler, 1867’de Paris’te yeni imal edilmiş
makinelerin görücüye çıktığı sergiyi gezmektedirler. Padişah, çember şeklinde bir
cetvel ve önünde asılı kadife kaplı bir toptan meydana gelen makinenin önünde
durur. Bu makine, günümüz oyun parklarında da görülen, topa atılan yumrukla
kol kuvvetinin ölçüldüğü ilkel bir makinedir.
Osmanlı sultanı topun aldığı darbeye göre ibrenin cetvel üstünde hareket
ettiği dinamometrenin adını sorar. Kısa süren bir kararsızlığın ardından bir Fransız
yetkili yutkunarak cevap verir:
“Tete Turkue” (Türk Kafası)
Mevsim yazdır ama buz gibi bir hava eser ortalıkta… Fransız kâşif, “Türk
Kafası” adını verdiği makinenin önünde Osmanlı padişahının duracağını nereden
bilebilirdi ki? Demek Avrupa için Türklerin kafası yumruk atmaya yarıyordu. Ses-
sizliği yine Sultan Abdülaziz Hân bozar:
“Halil Paşa, göster bakalım şunlara Türk kolunun kuvvetini!”
Kayserili Halil Paşa, Abdülaziz Hân gibi heybetli birisidir.
“Emriniz başım üstüne hünkârım!” dedikten sonra ceketini çıkarır ve gömle-
ğinin kollarını sıvar. Herkes nefesini tutmuş olacakları beklemektedir. Halil Paşa
öyle bir yumruk savurur ki, dinamometrenin dağılan yuvarlak ibresi bir Fransız’ın,
kopan topu başka bir Fransız’ın, yayları da etrafta toplanan öteki Fransızların
ayaklarının dibine savrulur.
Dağılan makinenin karşısındaki Halil Paşa alaycı bir dille şunları söyler:
“Bu Türk kafası değildir Sultanım! Bu olsa olsa, Avrupa kafası olmalı ki bir
vuruşta dağıldı.”
Derleme
http://simge.com/icerik goruntule.aspx?konu=hikaye&icerik=turk-kafasi
METİN 3.1.
49