Page 17 - EĞİTSEL OYUNLAR 9
P. 17

1.2. TÜRK KÜLTÜRÜNDE OYUNUN GELİŞİMİ     MÖ 3000’li yıllardan beri Orta Asya’daki Türklerin yaşamında at ve at binmenin büyük önemi olduğu bilinmek-
        tedir. Çocukların çok küçük yaşta at eğitimine başladıklarına o dönemin belgelerinde rastlanmaktadır. Türklerin ata
        olan bu düşkünlüğü, tarih boyunca atlı oyunların Türk kültüründe daima var olmasını hatta günümüze kadar gelmesini
        sağlamıştır. Bu oyunların içinde ilk sayılabilecek oyun ise günümüzde de geçerliliğini hâlâ sürdürmekte olan atlı cirit
        oyunudur (Görsel 1.12.). Eski Yunan yazar ve komutanlarından Xenophon’un (Zenıfın) MÖ 360 yılında yazdığı “Binicilik
        Sanatı” adlı eserinde, Türklerin cirit oyununa benzeyen “mızraklı süvari” oyununu halkına öğütlediği görülmektedir. Eski
        Romalıların yüzyıllar boyunca oynadıkları “troia” oyununun da aslı cirit oyununa benzemektedir.























 Görsel 1.11. Yağlı güreş




    Türkler, tarih boyunca kültürel değerlerine bağlı olarak yaşamış bir toplumdur. Göçebe bir hayat süren Türk   Görsel 1.13. Gökbörü oyunu
 kavimleri, bu hayat tarzına uygun olarak birçok farklı oyun geliştirip oynamışlardır. Bu oyunların çoğu, günümüze kadar
 çeşitli yollarla ulaşmış hatta bazı oyunlar, belirli yörelerde hâlen ilk oynandığı şekliyle oynanmaya devam etmektedir.


               Türklerin atla oynadıkları tek oyun, atlı cirit oyunu değildir. Türkler, tarihten günümüze, Orta Asya ve Anado-
        lu’nun bazı yörelerinde gökbörü, kızbörü, beyge ve çöğen oyunlarını da oynamışlardır (Görsel 1.13.-1.14.). Bu oyunların
        içinde yer alan çöğen (pulu) oyunu, “polo” denilen atlı hokey oyununun ilk şeklidir.

               Türklerin atla oynanan ve sportif değer taşıyan bu tür oyunları günlük hayatın bir parçası hâline getirmeleri,
        binicilikteki ustalıklarının en önemli sebebi olarak gösterilmiştir.



















 Görsel 1.12. Atlı cirit oyunu




    Kaşgarlı Mahmud, 11. yüzyılda yazmış olduğu Dîvânu  Lugâti’t-Türk adlı eserinde, oyunların ortaya çıkışını şu
 şekilde anlatmıştır: “Kabile mensupları, yabani hayvanlardan korunmak ve yaşamları için gerekli besin maddelerini onla-
 rı avlayarak temin etmek için kuvvetli olmak zorunda idiler. Bu maksatla aralarında yaptıkları yıkmaca (güreş), seyirtmek
 (koşu), taş atma, yumruk dövüşü (boks) gibi oyunlarla beden kültürlerini geliştirerek güçlü ve kuvvetli kalıyorlardı (Görsel
 1.11.). Sonraları bu oyunları yabancı kabilelerden korunmak ve onlara üstünlük sağlamak için düzenli bir biçimde ve
 toplu olarak yapmaya başladılar.”   Görsel 1.14. Çöğen oyunu





   14                                                                                                          15
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22