Page 21 - GÜREŞ
P. 21
Güreşin Türkiye’deki Tarihi Gelişimi
Türkler, tarih boyunca güreşe özel önem vermiş, güreşi bütün sporlardan üstün tut-
muş, ata sporu olarak kabul etmişlerdir. Türklerin, güreşi savaş temrinlerinin(egzersiz) yanı
sıra, bayram ve düğün şenlikleri gibi çeşitli vesilelerle de yaptıkları, bir yiğitlik göstergesi ola-
rak kabul ettikleri bilinmektedir. Türkler, güreşi bütün sporların temeli olarak kabul etmişler,
terbiye verici olarak görmüşler ve ibadet aşkıyla yapmışlardır.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra, Atatürk’ün devrimleri ile beraber sporda da Türk
ulusunu, yurt dışında onurlandıracak başarılara ihtiyaç duyuluyordu. Birçok tarihi kaynak
gösteriyor ki Atatürk, sporlar içinde en çok güreşi seviyordu. Bu sevgisini, birçok güreş kulü-
bünün kurulmasına öncülük ederek göstermiştir.
Türk güreşinin en üst yönetim basamağını oluşturan Türkiye Güreş Federasyonu,
1922 yılında TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı) bünyesinde kurulmuştur. Federasyon,
1923 yılında FILA’ya üye olmasıyla, geleneksel güreşler ve modern anlamda minder güreşi
olan grekoromen ve serbest stilde çalışmalara başlamış, bu çalışmaları yurt genelinde yay-
gınlaştırmıştır (Görsel 1.8).
BİLGİYE ERİŞİM
http://www.tgf.gov.tr
Görsel 1.8 Türkiye Güreş Federasyonu Logosu
1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nda 61 kg’da Yaşar Erkan’ın şampiyonluğuna Atatürk
çok sevinmişti: ‘’Yaşar, kendin küçüksün ama memleketin için çok büyük iş başardın, artık
ismin, Türk spor tarihine geçti, çok yaşa Yaşar!’’ şeklinde telgraf çekerek ilk olimpiyat şampi-
yonu sporcumuz Yaşar Erkan’ı kutlamıştır.
Güreşte, 1936’dan 1970 yıllarına kadar başarılara imza atmış, adeta ’’Türk Gibi Kuv-
vetli’’ sözünü dünyaya tekrar kabul ettiren birçok güreşçimiz olmuştur(Hüseyin Akbaş, Na-
suh Akar, Mustafa Dağıstanlı ve diğerleri).
19