Page 40 - GÜREŞ
P. 40
Geleneksel Güreşler
Güreş, gerek eski gerekse modern Türk toplumlarının tamamında çok sevilen ve yay-
gın olarak uygulanan spor branşlarının başında gelmiştir. Tarih içinde ortaya çıkan yağlı gü-
reş, aba, şalvar ve karakucak güreşleri gibi farklı güreş türleri de günümüze kadar yapılmış,
yaşatılmıştır.
Beni Oku
Ülkemizde 650 yılı aşkın süredir yapılmakta olan
‘’Geleneksel Kırkpınar Yağlı Güreşleri’’nin doğuş öyküsü
Kırkpınar, tarihî ve coğrafî gerçeklerle tamamen uyum içinde ve bin-
lerce yılda hasıl olan, millî vicdandan doğan ananevi bir kutlamadır. Zaman,
Osmanlı’ya Anadolu’nun dar geldiği, gözünü Ahmet Yesevî Hazretleri’nin işa-
retiyle Avrupa’ya diktiği 1350’li yıllardır. Orhan Gazi’nin şehzadesi Sultan Sü-
leyman, Sarı Saltuk ve Ahmet Yesevi Hazretleri’nin menkıbeleri ve Peygamber
Efendimiz’in İstanbul’un fethiyle ilgili müjdesiyle büyümüştür. Avrupa’ya geç-
mek, İstanbul’u fethetmek ateşiyle yanmaktadır. Ancak, o da İstanbul’un fethi-
nin, Trakya’nın fethinden geçtiğini iyi bilmektedir. Şehzade Süleyman, bir gün
babası Orhan Gazi’den, “Oğul, vakit, saat gelmiştir; an, Rumeli’ne geçme anı-
dır.” iznini alır. Şehzade Süleyman ve kırk alperen arkadaşı, bugün Boğaz’ın
Anadolu yakasındaki Çanakkale - Lapseki kazasının Çardak beldesine gelir-
ler. Burada, Salcı Baba’nın nezaretinde karşıya geçecekleri salı inşa ederler.
Şehzade Süleyman ve kırk yiğidi, Edirne’ye doğru yollarına devam ederler.
Kırk alperen, fırsat buldukça, savaşa hazır olmak için birbirleriyle güreş tut-
maktadır. İçlerinde Ali ve Selim ismindeki iki yiğit, güreşlerini bir türlü ayırama-
mış, aralarında yenişme olmamıştır.
Bugün, Yunanistan toprakları içinde kalan ve Edirne - Ortaköy yolu üze-
rindeki Simovina Köyü (Kırkpınar güreşleri 1912 yılına kadar burada yapılmış-
tır.) yakınındaki çayıra geldiklerinde yine güreş tutarlar. Yine güreşlerini ayı-
ramazlar. Sadece namaz kılmak için ara verdikten sonra, güreşlerine devam
ederler; ay ışığında da sürdürürler ve ikisi de güreşirken vefat eder.
Arkadaşları bu iki yiğidi, vefat ettikleri yere defnederler ve Rumeli top-
raklarından fethe devam ederler. Döndüklerinde bir de bakarlar ki, arkadaş-
larını defnettikleri bu yerde kırk pınar fışkırmış akıyor. Bundan sonra burası
“Kırklar” yani evliyalar, şehitler pınarı diye anılmaya başlanır. Söylene söylene
“Kırkpınar” şekline dönüşür.
Edirne’nin fethinden sonra Alperenler, Selim ve Ali’nin hatırasına, onla-
rın vefat ettikleri yerde her yıl güreşler yapmaya başlarlar. Böylelikle Kırkpınar
güreşleri doğar ve günümüze kadar sevilerek yapılan bir gelenek hâlini alır.
( http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/halil-delice/114290.aspx ). Ocak, 2017.
38