Page 206 - SPOR PSİKOLOJİSİ VE SOSYOLOJİSİ 12
P. 206

optimal  :  En uygun.  -R-
 organizasyon  :  Devlet, idare, toplum vb.nin düzenleniş biçimi.  rafting  :  Sal yarışı, bot yarışı.
 organize  :  Kuruluşları ortak bir amaç için bir araya getirme, birleştirme.  referans  :  1. Bir kimsenin yararlığını, yeteneğini gösteren belge. 2. Tavsiye
 organizma  :  1. Canlı bir varlığı oluşturan organların bütünü, uzviyet 2. Herhangi bir   mektubu. 3. Kaynak. 4. Tavsiye.
 canlı varlık.  refleks            :  Dıştan gelen bir uyarım sonucunda doğan ve hareket, salgı vb. tepkilere
 otokratik lider  :  Gruba fikirlerini sormayan, kendi verdiği kararları uygulayan lider tipi.  yol açan sinir etkinliği.
 otorite  :  Yaptırma, yasak etme, emretme.  rehabilitasyon  :  İyileştirme.
               reklam              :  Bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak
 -Ö-                                 için denenen her türlü yol.
 öğrenme  :  1. Bireyin kendi yaşantıları yoluyla davranışlarında meydana gelen kalıcı   rekreasyon  :  İnsanların boş zamanlarında eğlence ve spor amacı ile gönüllü olarak
 izli davranış değişikliğidir. 2. Bilgi edinmek, yetenek, beceri kazanmak.  katıldıkları faaliyetler.
 örf  :  Yasalarla belirlenmeyen, halkın kendiliğinden uyduğu gelenek.  riayet  :  1. Uyma, boyun eğme 2. Sayma, saygı, ağırlama, itibar etme.
 örgüt  :  1. Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş   rugby  :  İki takım arasında oval bir topun el ve ayaklarla kontrol edilerek sayı
 kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat. 2. Bir   yapılması esasına dayalı olarak oynanan takım oyunu.
 kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü.  rutin  :  1. Sıradanlık, çeşitlilik göstermeyen, alışılagelmiş düzen içinde yapılan.
 örüntü  :  Olay veya nesnelerin düzenli bir biçimde birbirini takip ederek gelişmesi.  2. Yapılması alışkanlık hâline gelmiş iş.
 özerk  :  Bir üst organa bağlı olmakla beraber ayrı bir yasayla kendini yönetme
 yetkisi olan (kuruluş, devlet vb.), muhtar, otonom.  -S-
 özgün  :  Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan.  saldırganlık  :  1. Karşımızdakini yönetmek ve üstün gelmek isteriz. Bu nedenle fiziksel
                                     ya da psikolojik zarar vermeye çalışmak, incitmek, hırpalamak, ağrı, acı
 -P-                                 ve ölüm gibi olumsuzluklar vermek amacıyla yapılan davranış.
 parasempatik sinir                  2. Bireyin kendi düşünce ve davranışlarını dıştaki direnmelere karşı
 sistemi  :  Merkezî sinir sisteminin alt bölümü. Genellikle, canlı sakinken faaliyet   zorla karşısındakine benimsetme çabası.
 gösterir. Sempatik sinir sisteminin karşılığı.  sanayileşme  :  Üretimde makine, tezgâh vb. maddi üretim araçlarına giderek daha çok
 paydaş  :  Hissedar.                yer vermek.
 pekiştireç  :  Davranışı izleyen ve organizma üzerinde bir etki yaratarak davranışın   santrafor  :  Gol atma amacında olan ve orta sahanın ilerisinde görev yapan futbolcu.
 ortaya çıkma olasılığını artıran uyarıcılar.  sektör  :  Aynı işi yapan topluluk bölüm, kol, dal, kesim.
 performans  :  1. Fiziksel aktivite sırasında o aktivitenin gerektirdiği fizyolojik, psikolojik   sempatik sinir
 ve biyomekanik verim. 2. (Psikolojide) Dile bağlı olmayan yetenek.  sistemi  :  Merkezî sinir sisteminin alt bölümü. Canlı genel uyarılmışlık hâlindeyken en
 potansiyel  :  1. Gizli kalmış, henüz varlığı ortaya çıkmamış olan, gizil. 2. Gelecekte   yüksek düzeyde faaliyet gösterir. Parasempatik sinir sisteminin karşılığı.
 oluşması, gelişmesi mümkün olan. 3. Kullanılmaya hazır (güç, yetenek).  sensör  :  Algılayıcı.
 prim  :  İşveren tarafından iş yapanı isteklendirip verimini artırmak veya sonuca   simge  :  Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret,
 daha kolay ve çabuk ulaşmasını sağlamak amacıyla verilen para.  alem, remiz, rumuz, timsal, sembol.
 profesyonel  :  Bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan (kimse), amatör karşıtı.  sinerji  :  1. Artı güç. 2. Görevdaşlık. 3. Bir işi yapmak ve sonuçlandırmak için
 propaganda  :  Bir öğretiyi, düşünceyi, inancı, piyasayı vb. başkalarına tanıtmak,   varılan ortak istek, güç.
 benimsetmek, yaymak ereğiyle sözle, yazıyla ve benzeri türlü araçlarla,   sistematik  :  Dizgeli, sistemli.
 yollarla gerçekleştirilen her türlü çalışma.  sosyal bütünleşme :  Bir toplumu oluşturan, topluluk, grup ve kurumlar gibi, sosyal yapının
 psikoloji  :  İnsan ve hayvan davranışlarını inceleyen bilim dalı.  çeşitli ögeleri arasındaki birbirini tamamlayabilme durumu.
 psikoterapi  :  Hekimin hastayı etkilemek için kullandığı söz veya davranışa dayalı   sosyal dayanışma :  Grup içindeki bireylerin diğer bireylerle uyumlu ilişkilere girmesi ile
 psikolojik yöntemlerin bütünü.      ortaya çıkan durum.
               sosyal değişme      :  Bir toplumda ekonomik büyüme ile birlikte sosyal, siyasi ve kültürel
                                     alanlarda bir ilerlemenin olması.



 SPOR PSİKOLOJİSİ VE SOSYOLOJİSİ     203  204  SPOR PSİKOLOJİSİ VE SOSYOLOJİSİ
   201   202   203   204   205   206   207   208   209   210   211