Page 56 - Tarih 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 56

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                                            TARİH 11          26

              4.ÜNİTE > Devrimler Çağında Değişen Devlet-Toplum İlişkileri
             Kazanım 11.4.2: Osmanlı Devleti’nde modern ordu teşkilatı ve yurttaş askerliği konularındaki düzenlemelerin siyasi ve sosyal boyutlarını analiz eder.
             b) Osmanlı Devleti’nin Batı tipi yeni bir düzenli ordu kurma projelerinin (Nizam-ı Cedit, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ve Asâkir-i Mansûre-i
                 Muhammediye, Asâkir-i Nizamiye), dış askerî rekabete ayak uydurma arzusunun yanı sıra merkezî idarenin otoritesini arttırma amaçlı çabalar
                 olduğu vurgulanır.
             Genel Beceriler: Bilgi Okuryazarlığı Becerisi  Alan Becerileri: Tarihsel Analiz ve Yorum Becerisi
             Etkinlik İsmi     OSMANLI DEVLETİ’NDE ZORUNLU ASKERLİĞE GEÇİŞ SÜRECİ                20 dk.
             Amacı      Osmanlı Devleti’nin yurttaş askerliğine geçiş sürecinde karşılaştığı engelleri analiz edebilme.  Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki soruları verilen metinlere göre cevaplayınız.


                                                      METİN I


              Ulus-devlet modelinin en temel özelliklerinden biri olan zorunlu askerlik sisteminin başlangıcı Fran-
              sız İhtilali’ne dayanır. Takip eden yıllarda “vatan tehlikede” ve halkın tamamı “vatan savunması”ndan
              sorumludur, biçiminde oluşan söylemler yeni bir ordu anlayışını da beraberinde getirmiştir. Bu an-
              layışa göre her birey vatan savunmasından sorumludur ve gerektiğinde “millet”, “ordu” olarak görev
              yapar. Bu şekilde Fransız İhtilali’nden itibaren yaygınlaşmaya başlayan ulus kavramı ile birlikte “or-
              du-millet” kavramı, ulus-devlet modelinin ayrılmaz bir parçası hâlini almıştır. Artık kral için değil
              vatan için savaşan bu yeni ordu anlayışı 19. yy başlarında Napolyon’un başarılarının temel nedenle-
              rinden sayılmıştır. Farklı etnik grupları ve dinleri barındıran imparatorluklar ise ulusal bağımsızlık
              hareketlerini önlemek ve devletin birliğini sağlamak için zorunlu askerlikten “medenileştirme” aracı
              olarak yararlanmak istemişlerdir. Bu sistemi uygulamaları, ulus-devletler kadar kolay olmayacaktır.
                  Hacısalihoğlu, M. (2007). Osmanlı İmparatorluğu’nda Zorunlu Askerlik Sistemine Geçiş Ordu-Millet Düşüncesi. Toplumsal Tarih. 164.
                                                                               (s.58-59’dan düzenlenerek alınmıştır.)

                                                     METİN II

              Osmanlı İmparatorluğu’nda zorunlu askerliğe geçiş, tabii ki Avrupa tipindeki ordunun benimsenmesi
              ile yakından ilgiliydi fakat bununla aynı zamanda gerçekleşmedi. İlk adım, 1792 yılında III. Selim
              tarafından atılmış fakat Yeniçerilerden gelen baskılar sonucu 1807 yılında bu birlikler lağvedilmişti.
              II. Mahmut, 1826 yılında Yeniçerileri kışlalarında topa tutturmuştur. Ertesi gün Asakir-i Mansure-i
              Muhammediye adı verilen yeni bir ordu kurulmuştur. Bu ordu, Avrupa usullerinde örgütlenmiş olup
              gönüllülerden oluşan profesyonel bir orduydu. Avrupa modelinde zorunlu askerlik, 1848 tarihli Kur’a
              Nizamnamesi ile yapıldı. Askere alma cinsiyet, sağlık ve yaş itibariyle uygun olan kişiler arasından
              kur’a ile belirlenecekti. Bunun için nüfus sayımları gerekliydi fakat Osmanlıda nüfus sayımın yapılma-
              mış olması, yetkililerinin askerî hizmet yükümlülüğü olan kişileri bulmasını zorlaştırmıştır. Diğer bir
              sorun da nüfusun büyük bir bölümünün askerî hizmetten muaf olmasıydı. Kadınlar, gayrimüslimler,
              göçebeler, Mekke ve Medine’nin sakinleri, dinî görevliler, medrese talebeleri ve bazı meslek grupları
              askerlikten muaf tutulmuştur. Celp tehdidi karşısında gençlerin Mekke’ye hacca gittikleri dahi kay-
              dedilmiştir. Gayrimüslimlerin askere alınmaları ise “kadın askerler” fikri kadar yabancı görülmekte-
              dir. Hücumların “Allah, Allah” bağırışlarıyla yapıldığı göz önüne alındığında dinî açıdan karışık bir
              ordunun hareketi de kısıtlı olacaktı. Bu koşullarda devlet, Hristiyanlardan askerlik yapmaları yerine
              bedel-i askerî ödemelerini istiyordu. 1912 ve 1914 kitle seferberlikleri, Osmanlı sisteminin yapısal
              zayıflıklarının hepsini gösterdi. Yolların yokluğu ve tek bir demir yolu ile ikmal geciktiğinden birlikler
              ya açlıktan kırılıyorlar ya da birlikte getirdikleri kolera binlerce askerin ölümüne neden oluyordu. Os-
              manlılar, altyapı eksikliği ve bir sanayi tabanının olmaması nedeniyle kurdukları kitle ordusu ile başa
              çıkamadılar. En sonunda Osmanlı ordusu Anadolu’dan gelen Müslüman köylülerden oluşan bir ordu
              olarak kaldı ve bu, bir anlamda Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu’da kurulan Türk ulus-dev-
              letinin habercisi oldu.
              Aksan, V. H. (2003). 18. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı’da Zorunlu Askerlik Stratejileri. Zürcher, E. J. (Yay. haz.). Devletin Silahlanması Ortadoğu’da
                                ve Orta Asya’da Zorunlu Askerlik (1775-1925). kitabı (s.23-44) içinde. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

                                                                                                    55
   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61