Page 364 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 364
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 180
7.ÜNİTE> Söylev (Nutuk) Kazanım A.4.3: Metin ile metnin konusu, amacı ve hedef kitlesi arasında ilişki kurar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Kime, Niçin? 20 dk.
Bireysel
Amacı Metin ile metnin konusu ve amacı arasındaki ilişkiyi kavrayarak çıkarımlarda bulunabilme.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Türkiye Yaşar
Arkadaşlar!
Üçüncü Sultan Selim zamanında idi. Napoleon "Tilsit" de Rus Çarı ile mülakâtta bulunuyordu. İstan-
bul sarayında bir ihtilâl olmuş, Üçüncü Sultan Selim şehit düşmüştü. O zaman bu haberi "Tilsit" e ye-
tiştiren mektubu, büyük Napoleon parmakları arasında buruşturduktan sonra dedi ki: "Türkiye'nin
son günleri gelmiştir. Şark imparatorluğu parçalanıyor. Biz kendi gözlerimizle göreceğiz."
Avrupa üzerinde şâmil bir saltanat kurmuş olan Napoleon, "Sent Elen" de esir olarak gözlerini ka-
padı. Kurduğu imparatorluk yüksekten düşen bir cam gibi parça parça oldu. Türk imparatorluğu
yaşamakta devam etti.
"Figaro" bu Fransız gazetesi, bir zaman itiyat edinmişti. Yüz sene evvelki Taymis gazetesinden o gü-
nün en belli başlı haberini alır ve neşrederdi. Ben bir çocuktum, Figaro'da bir asır evvele ait bir fıkra
okudum: "Anadolu'nun her tarafında isyanlar başlamış, derebeylik, hükûmetsizlik vücude getirmiş,
Tepedelenli Mehmet Ali Paşa payitahtı tanımıyor." Taymis'in İstanbul'da bulunan muhabiri gazete-
sine yazdığı mektupta diyor ki: "Aradan bir sene geçmez Osmanlı İmparatorluğun büsbütün çöktü-
ğünü öğreneceksiniz." Figaro aynen naklettiği bu haberin altına bir cümle ilave ediyor: "Ne dikkate
değerdir ki, bir sene zarfında öleceği, mahvolacağı haber verilen bu imparatorluk hâlâ yaşamakta
devam ediyor."
1853 senesinde Petresburg'da, "Çarskoyeselo" Sarayında İmparator "Nikola" İngiliz sefiri "Lord Sey-
muru" yanına çağırdı: "Şarktan aldığım haberler bize gösteriyor ki, hasta adam ölmek üzeredir.
Hasta adam, bu uğursuz tâbir o geceki mülâkattan yâdigar kalmıştır. Geliniz, hükûmetinizle ölünün bir-
denbire kollarımızın üstüne düşmemesi için anlaşalım." dedi. Biz bu görüşmelerden sonra Kırım muha-
rebesini yaptık. "Ölüyor, mirası hakkında konuşalım” denilen adam, Silistire'de, Kırım'da Çar ordularını
yendi; ölü, mirasçısına mükemmel bir dayak atmıştı. Türk imparatorluğu yaşamakta devam etti.
(…)
Türkiye yaşamakta devam etti, üzerimize dikilmiş ne kadar bencil, ne kadar vahşi göz var ise:
"Türkiye kurtuluyor, kendini toplamağa vakit bırakmadan evvel üstüne çökelim." diye fırsat aradı.
Bal kan muharebesini büyük devletler hazırladı ve küçükleri üzerimize musallat ettiler. Bildiğiniz
felâket lerden sonra, memleket hakikaten bitiyor manzarasını göstermişti. Fakat Türkiye yaralarını
sarmadan mücadelelerin en büyüğü olan Cihan Harbine girdi. Memleketin gençleri en büyük
kahramanlıkla çar pıştılar. On iki mezbahada, vatanın kendi çocuklarından çok kan isteyen mihrabı
önünde, titremeksi zin canlarını verdiler. Türkiye artık ölmüş görünüyordu, hâlbuki Türkiye
yaşıyordu.
(…)
Efendiler, Almanya gibi, yeryüzünü çökertecek kadar ağır ve kuvvetli görünen bir memleket, bugün
galiplerin önünde diz çökmüş bir vaziyet aldığı halde; Avusturya gibi, Türkiye'nin taksimi için asır-
larca çalışmış olan bir memleket, çok kudretli ve çok zengin bir memleket, bütün dünyaya karşı bir
dilenci durumuna düştüğü halde; genç Bulgaristan gibi, Türkleri hakir görmeği şeref bilen küçük,
363