Page 112 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 112

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                          TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9          58

             3.ÜNİTE > Şiir  Kazanım A.1.9. Şiiri yorumlar.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                   ŞİİRDE ANLATIM ÖZELLİKLERİ                          25 dk.
             Amacı      Şiir türünde verilmek istenen anlamın ve duygunun farklı yöntemlerle anlatılabileceğini kavrayabilmek.  Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki şiiri okuyarak soruları cevaplayınız (Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır.).



              SAKARYA TÜRKÜSÜ

              İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;   Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
              Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.   Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

              Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;   Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
              Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.     Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

              Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;   Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
              Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.  Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

              Akışta demetlenmiş, büyük-küçük kainat;     Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
              Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!     Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

              Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,   İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
              Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;  Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

              Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.    Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
              Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?  Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

              Rabb’im isterse, sular büklüm büklüm burulur,  Kafdağı’nı assalar, belki çeker de bir kıl!
              Sırtına Sakarya’nın, Türk tarihi vurulur.   Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

              Eyvah eyvah, Sakarya’m, sana mı düştü bu yük?  Sakarya, saf çocuğu, masum Anadolu’nun,
              Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük!..   Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

              Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!     Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
              Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?   Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

              İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;    Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
              Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal.  Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

              Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;   Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
              Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan;   Sen kıvrıl, ben gideyim, son Peygamber kılavuz!


              Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu an;   Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
              Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!      Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!

              Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;                           Necip Fazıl KISAKÜREK
              Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
                                                                                 Kısakürek, N. F. (2005). Çile.
                                                                                     İstanbul: Büyük Doğu.




                                                                                                   111
   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117