Page 12 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | Çalışma Defteri 3
P. 12
Beceri Temelli
Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır).
Karacadağ Efsanesi
Diyarbakır Beyi’nin çok güzel bir kızı varmış. Bey’in kızının güzelliği dillere de destan. Bey’in her işi yerli yerinde,
merhameti bol, sevgisi çokmuş. Ancak o yörede bir dağ varmış. O dağda bir ejderha yaşarmış. Her yıl yüzlerce insanı
yermiş ejderha. Bey’in bir oğlu varmış, yiğit mi yiğit. En sonunda o düşmüş ejderhanın peşine. Dağa gitmiş, bir daha
dönmemiş. Bir süre sonra da ejderhanın delikanlıyı öldürdüğünü öğrenmişler. Bey günlerce yas tutmuş.
Bey’in yanında çalışan bir delikanlı varmış. Marangozluk işlerini yapan bu delikanlı işinin uzmanı, elleri hünerli imiş.
Delikanlı günün birinde konakta pencere yaparken Bey’in kızını görmüş. Kız sanki bir ay parçası. O günden sonra
delikanlının gözü Bey’in kızından başka bir şey görmez olmuş. Her geçen gün içine kapanan biri olmuş delikanlı.
Kimse ile görüşmez, kimse ile konuşmaz olmuş. Öyle ki annesi ile günlerce tek kelime konuşmamış.
Bir akşam annesi oğluna:
“Oğlum ne oldu sana böyle? Sen hep gülerdin, herkesle konuşur şakalaşırdın. Bu hâlin nedir?” diye sormuş.
“Hiç sorma ana…” demiş delikanlı. “Bana olanlar oldu.”
Annesi çok üsteleyince açıklamış delikanlı derdini.
“Canım oğlum” demiş kadın, “Çok zor bir dert seçmişsin. Anne olarak başka bir şey desen ne eder ne yapar sana
getirirdim. Ama bu bey kızı. Ne ona ulaşacak kanadım var ne de kolum o kadar uzun. Gel bu sevdadan vazgeç”.
“Sen ne diyorsun ana. Bu sevdadan ancak beni ölüm vazgeçirir.” demiş. Ana oğul saatlerce konuşmuşlar. Delikanlı
anasına o kadar yalvarmış ki… Kadın söyleyecek bir söz bulamamış. Oğluna çok acımış. “Anlaşıldı oğlum. Yarın gider
Bey’den kızını isterim ama hiç ümidim yok. Bey bize kızını vermez.” demiş.
Ertesi gün gitmiş Bey’in kapısına. Bey bakmış ki fakir bir kadın. Meramını sormuş. Kadın sözünü dolandırmış, en
sonunda; “Bey, kızını oğluma istiyorum.” demiş. Bey, annesinden oğlunu sorunca; “Sizin marangozunuz.” demiş. Bey
kadını kırmak istememiş. Dahası marangoz delikanlıyı da çok severmiş. Onu da küstürmek istememiş. “Bak ana…”
demiş. Bir süre soluklanmış. Birkaç kez ah çekmiş. Başını sallamış üzüntüsünü belli edercesine. “Benim de bir oğlum
vardı. Hem de çok severdim onu. O benim her şeyimdi. Şehrimizin başına bela olan ejderhayı öldürmek için bir gün
dağa gitti yanına da ata yadigârı olan kılıcı alıp götürdü. Günler sonra öldüğünü öğrendik. O günden beri yarım
yaşıyorum. Oğlumun acısı hiç dinmedi. Eğer senin oğlun gider o ejderhayı öldürür ve o kılıcı alıp gelirse; o zaman
kızımı ona veririm.” demiş.
Ana üzüntü içerisinde, eve gelmiş. Oğluna Bey’in dediklerini anlatmış. “Gel vazgeç bu sevdadan oğlum.” demiş, içi
yanarak.
Delikanlı ejderhayı öldürmek için hazırlık yapmaya başlamış. Keskin bir kılıç bulmuş, yanına bir gürz almış. Annesi
ile helalleşip düşmüş yollara. Sonunda varmış dağa. Dağdaki ejderhayı aramaya koyulmuş. Bir ara, kayaların ara-
sından karşısında kocaman ejderhayı görmüş. Daha kılıcına davranmadan, ejderha ağzından ateşler püskürterek
delikanlıyı yakmış. Delikanlının kılıcı elinden düşmüş. Sırtındaki gürzüne eli varamamış. Derin bir “Ahhhh!...” çekmiş
ta içinden. Bu ah tüm gökleri kaplamış. Öyle yüksek bir ah çekmiş ki delikanlı, evinde anası duymuş. Anası oğlunun
öldüğünü anlamış.
“Allah’ım!” demiş kadın. “Benim oğlumu yakan ejderhayı da yak, kara taşlara döndür.” O anda büyük bir patlama
olmuş. Ejderha yanarak parçalanmış. Parçaları dağın her tarafına dağılmış kara taş olarak. Dağ tamamen kararmış.
O günden sonra buraya Karacadağ denilmeye başlanmış…
Ömer Aydoğan, Anadolu Dağ Efsaneleri
ORTAÖĞRETİM 12 TDE - 10
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ