Page 30 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | Çalışma Defteri 6
P. 30
CEVAP ANAHTARI
BECERİ TEMELLİ - I
1. Realist bir anlayışla yazılmış. Çünkü çok gerçekçi hem hasta bir çocuğun başta annesi olmak üzere çevresindekilere
yaptığı kaprisler hem de çocuğu hasta bir annenin onun isteklerine boyun eğişleri. Çocuğun uzun tasviri, onu tek
boyutlu bir varlık olmaktan çıkarıp günlük yaşamımızda benzer durumlarıyla karşılaştığımız kardeşimiz gibi canlı
ve inandırıcı yapmış.
2. Dünya edebiyatını az çok takip ediyorlarsa yaşadıkları dönemin edebiyat anlayışından etkilenmiş olabilirler. Memle-
kette her konudan bahsetmelerine uygun bir ortam bulunmayabilir. Baskılar, ceza alma korkusu kendi iç dünyalarına
çekilip toplumdan kopuk bireysel konular işlemelerine neden olmuş olabilir.
3. Dil sürekli değişen, gelişen, kendi yolunda akan canlı bir varlık olduğu için yapay müdahaleleri kabul etmez. Zamanı
gelince asıl kaynağına döner. O kaynak da o dilin sahibi olan halktır. O eserlerin muhatabı da halktır. Ve belli bir
kültür seviyesine sahip bir okurun bile eline alamayacağı kadar ağır bir dile sahip olan eserler türü ne olursa olsun
sadeleştirilmelidir. Bu doğal bir süreçtir. Tabii eserin sahibi sanatçı sadece edebiyat tarihlerinde adı anılan bir kişi
olmak istemiyorsa.
4. Bana göre bu bir aşamadır. Çünkü emek vermeden yazan insan kalabalık yazar. Emek vererek, üzerinde durarak,
düşünerek, kendini eleştirerek eserini olgunlaştıran insan; en sade biçimiyle en anlaşılır, kalbe ve ruha en hitap
eden ifadeleri bulur. Son eserinin yalın, süssüz olduğunu söylemesi edebî üslubundaki gelişimin ifadesidir.
BECERİ TEMELLİ - II
1. Kimi eserler, yazıldıkları döneme kaynaklık edecek seviyede dönemi yansıtır. Yazarlar yaşadıkları döneme damga
vuran, kitleleri derinden etkileyen olaylara eserlerinde yer vermeyi tercih edebilir. Bu tür eserler, yazıldıkları döne-
min tarihsel gerçekliğine tanıklık eden önemli birer kaynaktır. Kimi eserler direkt olarak tarihsel tema içermese de
dönemin zihniyetini yansıtacak ögelerden izler taşıyacaktır.
2. a) Millî Edebiyat Dönemi İstanbul’un işgalini de içine alan bir dönemdir. Metinde, 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgal
edildiğini ve Anadolu’daki büyük direnişi görüyoruz.
b) Bireysel konular işlenirdi. Karamsar konularla hayal kırıklığı, bireyin toplumdaki yalnızlığı, üzüntü ve başarısız
aşklar romanlara konu olabilirdi. Kurtuluş mücadelesi eserlerde yer almazdı. Sosyal içerikli temalardan uzak duru-
lurdu.
3. Kurtuluş Savaşı Dönemi'ni anlatan bir roman okumayı tercih ederim. Çünkü o dönemde yaşayan insanları, döne-
min atmosferini, insanların psikolojilerini romanın kurmacası içinde daha iyi anlayabileceğimi, o ortamı daha iyi
hissedebileceğimi düşünüyorum. Ben o dönemi anlatan bir tarih kitabını okumayı tercih ederim. Çünkü tarihsel
gerçekleri duygulardan arındırılmış, zamanın süzgecinden geçmiş, tarihsel önemi değerlendirilmiş bir biçimde
öğrenmek daha çok ilgimi çeker.
3. Necdet o kirli partiden adeta boğuk bir nefesle çıktı. İstanbul’un tertemiz havasına karşılık bazı evlerin salonları
hainlik kokan bir oksijenle doluydu. Boş sokakta yürümeye başladı. Tam o sırada sağ tarafında eski bir kemerin
içinde garip bir hareket gördü. Hayır bu imkansızdı, yanılmış olmalıydı. Yüzyılların taş duvarında bir hayal… Elini
uzatmış bir Osmanlı cengâveri… İmkansızlığın sarhoşluğu ile sendeledi, birkaç adım geriledi. Kemerdeki hayal hâlâ
hareket ediyor, adeta asırların yükünü zorlanmadan taşıyacak bir kararlılıkla Necdet’e doğru yürüyordu.
ORTAÖĞRETİM 30 TDE-10
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ