Page 22 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | Çalışma Defteri 6
P. 22

Beceri Temelli-II



            Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız. ( Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır. )



                                                    GÜN OLUR ASRA BEDEL
                (…)
                Şimdi asıl konuya gelelim: Bu olay nasıl meydana geldi:
                Bir gün sırf merak güdüsü ile, sürekli ve düzenli radyo dalgalarının geldiği noktaya cevap sinyali gönderme-
                ye karar verdik. Bir mucize oldu! Sinyalimizi hemen aldılar. Hem yakalamış, hem de anlamışlardı! Alıcımız,
                her zamanki radyo sinyalini bu defa çift olarak aldı, sonra bir üçüncüsü daha geldi. Bu üçlü sinyal, selam
                sinyalleriydi. Evrenden gelen eş-zamanlı selam sinyalleri, galaksimiz dışından, akıl almaz bir uzaklıkta, ken-
                dilerine benzeyen akıllı varlıkların bulunduğunu ve bunlarla ilişki kurulduğunu müjdeleyen zafer marşlarıydı
                sanki. Bu bizim, uzay biyolojisi kavrayışımızda, uzay ve zaman, mekân ve uzaklık anlayışımızda bir devrim
                idi. Demek ki biz, uzayın akla sığmaz sonsuz boşluklarında yalnız değildik! Evrende, dünyadaki insanlardan
                başka akıllı ve ruh taşıyan yaratıklar da vardı!
                Keşfimizin gerçekliğini doğrulamak için başka bir mesaj daha gönderdik onlara. Bununla, tâ yaradılıştan bu-
                güne hayat beşiğimiz olan yerkürenin yapısı ile ilgili formülü bildirdik. Ve cevap olarak, onların gezegeninin
                kütle yapısını gösteren formülü aldık. Bunu çözünce, gezegenlerinin bizim gezegene benzediğini anladık.
                Fakat onların gezegeni oldukça daha büyüktü ve dolayısıyla da daha kuvvetliydi.
                Dünya dışındaki akıllı yaratıklarla ilk ilişkimiz ve bilgi alışverişimiz işte böyle oldu.
                Dünya dışında, başka bir gezegende yaşayan bu akıllı yaratıklar, ilişkileri arttırmak, geliştirmek için çok
                istekliydiler. Onların çabaları sayesinde, karşılıklı olarak bilgilerimizi arttırdık. Böylece onların ışık hızıyla
                hareket eden bir uzay araçları olduğunu da öğrendik. Bütün bu bilgi alışverişini başlangıçta matematik ve
                kimya formülleri ile yapıyorduk. Sonra bize konuşma dilleri olduğunu da bildirdiler. Dünyalılar kendi ge gen-
                lerinin yerçekiminden kurtulup uzaya açıldıkları ve uzayda uzun süre kalmaya başladıkları zamandan beri,
                astronomik-dinleyici dedikleri ve çok uzaklardaki sesleri zapt eden çok güçlü bir aygıtla bizim konuşmaları-
                mızı dinlemişler. Uzay ve dünya arasında kurulan konuşma bağlantılarını zapt etmiş, karşılaştırma ve analiz
                yoluyla, kelimelerin ve cümlelerin anlamını öğrenmişler. Bizimle İngilizce ve Rusça konuşarak anlaşmaya
                çalıştıkları zaman söylediklerine daha çok inandık.
                Bu bizim için akıl almaz bir olay, bir gerçek idi.
                Şimdi işin özüne dönelim: Biz, dünya dışı bir uygarlığa sahip o gezegene gitmeye karar verdik. Gezegenle-
                rinin adı Orman-Göğsü idi. Yaptığımız konuşmalara göre, gezegenlerinin adı aşağı yukarı bu anlama geli-
                yordu. Fikir onlardan geldi, Orman-Göğüslüler bizi kendileri davet ettiler. Biz de düşünüp taşındıktan sonra
                daveti kabul ettik. Işık hızıyla giden uzay araçlarının bizim uzay istasyonumuza 26-27 saatte varabileceğini
                bildirdiler. Dönmek istediğimiz zaman aynı süre içinde istasyona getireceklerine dair güvence de verdiler.
                Kenetlenme konusunda kaygılandığımızı anlayınca bunun bir mesele olmadığını, çünkü uzay araçlarının her-
                hangi bir cisimle, yapısı ve şekli nasıl olursa olsun, kolayca birleşip kenetlenebileceğini bildirdiler. Herhalde
                araçlarının elektromanyetik kenetlenme özelliği vardı. Bunun üzerine biz, onların gemisinin, bizim uzaya
                çıkış kapısına yanaşmasının uygun olacağını, bu şekilde onların aracına daha kolay geçebileceğimizi düşün-
                dük. Her şey uz giderse, dönebilirsek, istasyona geçişimiz de aynı yoldan olacaktı.
                İşte şimdi biz, Parite istasyonuna böyle bir mesaj bırakıyoruz. Bu bir çeşit açıklama, bir açık mektup, bir di-
                lekçedir. Ama konumuzda asıl mesele bu değil. Biz, ne yaptığımızın, ne kadar ağır bir sorumluluk yüklendiği-
                mizin bilincindeyiz. Biz, insanlığa tasavvur edilemeyecek kadar büyük bir hizmet etme şansı bulduğumuza,
                talihin bize böyle eşsiz bir fırsat verdiğine de inanıyor, bunun önemini anlamış
                bulunuyoruz.
                (…)
                                                                                                                                                                         Cengiz Aytmatov



                                               ORTAÖĞRETİM  22 TDE-12
                                           GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27