Page 20 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | Çalışma Defteri 6
P. 20
Beceri Temelli-I
Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız. ( Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır. )
KÖSEM SULTAN
KÖSEM (Mehmet’i göstererek): Sultan Mehmet gibi bir aslan var ya…
BEKTAŞ: Aslanımız pek yavru daha.
KÖSEM: Anası var ya, Tanrıma şükür!
BEKTAŞ: Devlet gemisinin güvenle yol alması için tehlikelere alışmış biri bulunmalı dümende.
KÖSEM: İkisi de öğrenir zamanla. Her işin bir acemilik dönemi vardır. Kimse usta doğmaz dünyaya.
Her iş yapıla yapıla öğrenilir ancak, (Turhan’a doğru) yemek pişirmek, dikiş dikmek de… (Ağalara)
kılıç sallamak, ok atmak da…
KETHÜDA BEY (Turhan’la Mehmet’e doğru bakıp): Sultanım pek doğru söyler, bugün acemi olanlar
ustalaşır zamanla.
MUSTAFA: Ancak, devlet Girit’te Venedik’le savaşır, Anadolu’ysa haydutlar elinde inler nicedir. Bu
durumda…
BEKTAŞ (tamamlayarak): Ustalaşmak için gereken zamanın geçmesini beklemeye tahammülü yoktur
kimsenin.
KÖSEM: Bilirim, devleti düşünürsünüz kendinizden önce, bilirim ki devlete bağlıdır herkesin bugünü
de yarını da. Ve bilirim ki devlet demek sizler demeksiniz, ağalar ama neylersiniz ki başka çare yok.
BEKTAŞ: Devleti devlet yapan güçler devletin iyiliğini düşünürler ancak.
MUSTAFA: Düşünmek zorundadırlar. (Turhan, Kethüda Bey’e yardım dilercesine bakar, Kethüda Bey
iç geçirip başını öne eğince)
TURHAN: Biz daha bu yolun başındayız, kılavuzluk etmek haddimiz değildir. Ne yapılacağını, nasıl
yapılacağını bilemeyiz şimdilik. Yani bizden önce yola çıkanların ardı sıra yürümek daha güvenli gelir
bize, şimdilik.
KÖSEM (kendi kendine, Turhan’ın sözünü yankılarcasına): Yani “şimdilik”. Eksik olmasın ağalar! (Turhan’a)
Padişahımız yorulmuştur, annesi. (Turhan saygıyla eğilir, Mehmet’i elinden tutup götürürken Kösem, Mu-
rat’a) Devlet çarkının başında bulunmalı o döndürecek olan.
MURAT (eğilip): Sultanım!
KÖSEM (ağalara): Asker ocağı da başsız bırakılmaya gelmez. (Ağalar çıkarlarken) Bektaş Ağa’yla görüşecekle-
rimiz var. (Bektaş kalır.) Aslında, Kara Murat’ı değil, seni sadrazam görmek isterdi gönlüm.
KÖSEM (tahtı gösterip): Bu bana mı, ben ona mı?
BEKTAŞ: O size siz de ona.
KÖSEM (yarı kin, yarı alaylı): Buyurmayı ne bilir o sultancıklar! Buyurmak… ha, aklımdayken Ağa... Mısır’a
vali yapacağımız adam Mısır’da yükünü tutacak biri değil, bugün dahi zengin biri olmalı ki bu makam için
bize ödeyeceği bedel Üsküdar’daki caminin yapımını hızlandırabilsin.
BEKTAŞ: Sultanımın işine uygun birini yakında bulacaktır bu kulunuz. Ancak…
KÖSEM (anlayarak): Dilediğini Van Valisi yapabilirsin. Ancak benim hakkım gözetilmek şartıyla.
BEKTAŞ: Benim olan her şey dahi sultanımındır. (Kösem memnun, tahttan kalkarken) N’olur, kalkmayın
oradan!
KÖSEM (gülerek kalkar): Haddimizi bilelim, Ağa. Hem dilediğini sadrazam, dilediğini padişah yapan
daha güçlüdür sadrazamdan, padişahtan.
(…)
A. Turan Oflazoğlu, Kösem Sultan
ORTAÖĞRETİM 20 TDE-9
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ