Page 22 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | Çalışma Defteri-8
P. 22

Beceri Temelli-II



             Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız. ( Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır. )







                                                                                                                                                                                                23 Temmuz
              Kınalar köyüne giderken bir boğaz vardır. Her yaz bir kere uğramadan edemediğim bir yer, bir çeşit “yılın ni-
              rengi noktası” benim için. Bu yıl, bahar selleri yüzünden suları çoğalmış boğazın. Eskiden üstüne çöktüğümüz
              taşlar silinip gitmiş. Su, kayaları tarayarak inmiş aşağılara, koca parçalar kopararak tabanına yığmış, ağaçları

              köklerinden söküp ters çevirmiş. Ölü bir bitkiler dünyası. Yüksek sesle konuşmaktan bile ürkülüyor. Sivri, den-
              gesiz kayalar iğreti, asılı duruyor tepede, göğe bir anlığına ilişmişçesine. Derler ki su, tepesindeki dağlarla
              dipteki boşluğun tam ortasındadır.


              Köylülerden uğrayan yok oraya, köy yolu çok önce bitiyor. Kayalardan kopan taşları, suyu atlayarak giriyor-
              sunuz boğazın kovuğuna. Yalak tepelerde kalıyor. Yalnız yaban nanesinin kokusu duyuluyor derin sessizlikte,
              bir de kaynağı belirsiz garip bir vızıltı: belki de sessizliğin kendisidir. Boğazın suyu serin, tatlı; yeşil, çürük,

              ezilmiş ot kokuyor. Sanki yıllardır beklemiş bir sandık yeni açılmış. Yüzerken, kayaların araları karanlık, güne-
              şin azıcık sarılaştırdığı bölgeler ortalarda. Bütün bunlar on beş kulaçlık bir alanda olup bitiyor. On beş kulaç
              ötede ufak bir çavlan akıyor, yeniliyor havuzu. Nereden geldiği belli değil; kayaların üstüne çıkılamıyor ki. Her
              şey, doğa ilk yaratılmışçasına kaygan, belirsiz, umdurucu, ürkütücü. Bir şeye ramak kalmış gibi. Bir jeolojik
              dönem bitmek üzere gibi. Dipteki bataklığı çevreleyen kayalar, adsız otlarla kaplı. Garip sürgünler fışkırmış
              dört yandan çünkü küçük çavlan bu yıl daha da güçlenmiş, gürleşmiş. Sarı, mor, boz dikenler de daha bir sıkı
              sarılmışlar toprağa. Su, sığlaşıp sığlaşıp ansızın insanboyunu geçiyor. Kim bilir kaç yüzyıllık kaplumbağalarla
              suda oynayıp duran yılanbalıklarından başka canlı yok.



              Garip bir sınama yeri. Kişiye yaşadığını, soluduğunu dolaysız anlatan, korkuyu ama korkudan vazgeçmemeyi
              de öğreten, sularında yüzülmesiyle gencelen bir boğaz.
                                                                                                                                                                                              (Alınmıştır.)
                                                                                       Uyar, T. (2003). Gündökümü I-Bir Uyumsuzun Notları. İstanbul: YKY.


              Kelime Dağarcığı
              çavlan: Çok akışlı büyük çağlayan.




























                                               ORTAÖĞRETİM  22 TDE-9
                                           GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27