Page 33 - Liseye Hoş Geldin - Türk Dili ve Edebiyatı
P. 33

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

 ÖRNEK ETKINLIKLER                                                       ÖRNEK ETKINLIKLER




        Ertesi gün, bizim küçük mirası çöpçü bile kabul etmedi. “Arabayı abur cuburla dolduramam hanımefendi!” dedi. Yalnız, Aşçı
        Mehmet başka bir şey yaptı. Keçeyi beş-altı su yıkadı. Tele astı; kuruttu:

        — Hanımefendiciğim, dedi; isterseniz yemek kapısının altına seriverelim. Kuru tahtayı da kapatmış oluruz!
        Keçe bir müddet orada kaldı. Belki beş-altı ay... Hizmetçi kız, haftada iki defa çınar ağacının altına asıyor; elinde bir değnek, bir
        taraftan var kuvvetiyle dövüyor, bir taraftan da,
        — İllâllah bu keçeden, diyordu; evin bütün tozlarını yer yutar!

        Sonra bir gün, mutfakta çamaşırcının küçük iskemlesi üzerinde gördüm. Orada dört kat edilip bırakılmıştı. Kış gelince bir-iki ay
        kümesin üstüne örtüldü. Birkaç hafta bahçede sürünüp kaldı.
        Birgün sokak kapısının önünde, baktım, paspas vazifesini görüyor.

        Nihayet geçen hafta annem, şöyle dedi:
        Bu ufak tefeklerden bıktım, usandım çocuklar!
        Annemin ufak tefek dediği şeyler paşanın mirasından çini soba ile borular, ayaklı gaz lâmbası, bir kısım Fransızca mecmua, eski
        bir dolap, birkaç da tencere idi.

        — Küçük odaya bunlardan girilmiyor doğrusu... Satmaktan başka hiç çare yok!
        Eskici iki Yahudi ile anlaşamadık. Ertesi gün getirdiğim biri de topuna birden üç buçuk lira verince, annem:

        — Dilenciye veririm de bu heriflere yine satmam! dedi. Adamı da kapı dışarı etti. Sadece eskiler tüccarını kapıya doğru uğurlu-
        yordum ki birdenbire durdu:

        — Beyim, dedi. Bunu satmıyor musunuz?
        — Hangisini?

        — Şu keçeyi canım!



        Annem:
        — Allah Allah, dedi; adam çıldırmış galiba! Ayol kaç para verirsin ona sen!
        — Dört lira vereyim hanım!

        — A..a..a... sen sahiden aklını oynatmışsın ayol. Cânım çini soba ile sedirlere on lirayı çok gör de pis keçeye dört lira?...
        Halam merdivenlerden acele acele indi; zannedersem annemin koluna bir de çimdik atmış olacak ki, ikisi birden yan odaya
        daldılar.

        Ben de kapı ile sofa arasında kulaklarımı onlara verdim.
        Halam:
        — Aman Hanifeciğim; bu işte bir şey olacak, diyordu. Adam ya hiçbir şeyden anlamıyor yahut bu keçe bir şey!...

        Ben:

        — Canım, dedim; uzatmayın Allah aşkına... Böyle eskiciler vardır. Bir eve girdiler mi en umulmayacak şeye para verirler. Ama
        blöftür ha, alaydır; verin bakalım alıyor mu?...

        Bununla beraber üçümüz, daha doğrusu, ben, annem, halam, hizmetçi kız, aşçı miras keçenin üzerine birdenbire eğilmiştik.
        Ayaklarımızın altında, günlerce paspas vazifesi gören keçe bana gerinip uyanıyor gibi geldi. Âdeta şahrem şahrem dökülen
        kenarları, binlerce ayak gibi kımıldıyor; ayaklarımızla yara içinde kalan göğsü tuhaf bir şifa merhemiyle iyileşmiş kadar teneffüs



 32  LİSEYE HOŞ GELDİN                                                         LİSEYE HOŞ GELDİN           33
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38