Page 60 - Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi | 4.Ünite
P. 60
önleyerek piyasada her türlü malın rahatça bulunmasını sağlamıştır.
Türkiye’nin gelişmesinde ihracata daha çok ağırlık veren Turgut Özal, ülkeye yabancı sermayenin giri-
şine izin vererek istihdam oluşturmaya çalışmıştır. Komşu ülkelerle iş birliğini geliştirmeye de çalışan Özal,
yurt dışı gezilerine yüzlerce iş adamının katılımını sağlayarak finans ve yatırım için lüzumlu diplomatik
ilişkileri kurmaya gayret etmiştir.
Özelleştirme Politikası
Serbest piyasa ekonomisi gereği devletin küçülmesini ve devlet tekelindeki işletmelerin özel sektöre
devredilmesini savunan Özal, özelleştirmeyi resmî politika hâline getirmiştir. Devletin küçültülmesi gerek-
tiğini savunmuştur. Bunun için devletin eğitim, sağlık, altyapı, sosyal güvenlik, tarım, sanayi ve hizmet gibi
alanlarda belirleyici değil destekleyici olmasını istemiştir.
Özal, özelleştirme politikaları ile şunları hedeflemiştir:
• Ekonomik kararların piyasa tarafından verilmesini sağlamak
• Halkın altın ve gayrimenkule dair pasif yatırımlarını doğrudan ekonomiye kaydırmak
• Devletin kaynaklarını KİT yatırımları yerine, halkın öncelikli ihtiyaçlarını karşılayacak altyapı yatırım-
larına ayırmak
• KİT’leri anonim şirketler hâline getirerek ekonomiye dair katkılarını artırmak
Özal bu hedeflere ulaşmak için devletin elinde bulunan ve tekel konumunda olan birçok Kamu İktisadi
Teşekkülünü elden çıkarmaya çalıştı. Ayrıca özelleştirme ile personel açısından sözleşmeli personel uy-
gulaması getirildi. Yine özelleştirme kapsamında gelir ortaklığı, yap-işlet-devret gibi uygulamalara gidildi.
Özal döneminin en mühim uygulamalarından biri Katma Değer Vergisi’nin (KDV) 1985’te hayata geçi-
rilmesidir. 1981’den itibaren dolaysız vergiler 1985’in ikinci yarısına kadar düşüş gösterdi. Dolaylı vergilerin
hemen hemen sabit kalması nedeniyle toplam vergilerin GSYİH’ye olan oranı 1985 yılına kadar düştü. Kat-
ma Değer Vergisi’nin 1985’te uygulanmasıyla vergi gelirlerinin GYSİH içindeki payı yükselmeye başladı.
4.6.3. Ertuğrul Fırkateyni Olayından Günümüze Türk-Japon İlişkileri
Osmanlı-Japonya ilişkileri, XIX. yüzyılın son çeyreğinde Japonya’nın girişimleri ile başladı. Sultan
II. Abdülhamit, Japon İmparatoru Meiji’ye hediyelerini ve dostluk mesajını iletmek için 1890’da Ertuğrul
Fırkateyni’ni Japonya’ya gönderdi. Ertuğrul Fırkateyni dönüş yolunda Kushimoto (Kuşimoto) açıklarında
battı ve 532 denizci yaşamını yitirdi (Harita 4.13). Japon halkının ve yetkililerinin yaralılarımıza ve şehit-
lerimizin ailelerine yönelik ilgi ve yardımları Türk-Japon dostluğunun temellerini oluşturdu.
TÜRKİYE JAPONYA
ATLAS
BÜYÜK OKYANUSU
OKYANUS x
Kushimoto
BÜYÜK
OKYANUS
HİNT
OKYANUSU
0 1000 2000 km
Harita 4.13: Ertuğrul Fırkateyni’nin Japonya seferi güzergâhı
212