Page 52 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | 4.Ünite
P. 52

4   ÜNİTE




                 10.  I. Metin

                     İlk biz geldik. Beni Ömer’le Tezel getirdiler. Oğlum şurda, kapıda karşıladı. Getirip buraya oturt-
                     tu. Müjgân da koluma girmişti hatta. “Gel anne, senin yerin burası. Bak burda otur, seyret” dedi-
                     ler. Nikâh kıyıldıktan sonra, yemekte dünürlerimizle, şahitliği edecek Rıfat Paşa ile falan hep aynı
                     masada olacakmışız. Dün neyseler neler. Şimdi yüksek insanlar. Hepsi yüksek kimseler. Vatanse-
                     ver kimseler. Kaynanalar sevilmez ya, Ayşenim de bir türlü sevemedi Nuriye’yi, hanımefendiyi.
                     Alışır. Zamanla düzelir. İlk zamanlar biz nasıldık Müjgân’la? Evlerindeki bütün artık kurabiyeleri,
                     şekerleri bana yolluk, bayramlık diye getirirdi. Çok gücüme giderdi. Alıp başına çalasım gelirdi.
                     Oğlumun saadeti der, içime gömerdim. Torunumun hatırı için yüzlemezdim. Evet, oğlum seveme-
                     di Müjgân’ı. Arada çocuk, ne yapsın? Ayrılsalar ne olacak? İyi ki dişimi sıktım. İlhan da sıktı. İşte
                     bu günlere erdik.
                                                                            Adalet AĞAOĞLU, Bir Düğün Gecesi

                     II. Metin
                     Kısrak iki gün yattı. Her geçen saat iyileşme belirtileri artıyordu. Üçüncü gün ön ayaklarını karnı-
                     na doğru çekti. Oturma düzenine geçti. Başını kaldırdı. Birkaç kez kalkmaya çabaladı. Kalkamadı.
                     Ama, önüne konan kepek çorbasını içti…

                     — Eee, dedi. Hıdır Emmi. Bununla geçmiş olsun kadersiz yılkılık, zavallı Doru. Hıdır da sayende
                     Allah indinde makbul bir iş yaptı. Gönlü ferahladı. Daha misafirliğin bitmedi haa… Dipdiri olsan
                     da bu günlerde yine bırakmam seni... Görmüyor musun havayı? Yine poyraza döndü yel, yine ga-
                     vur gibi ciğere işlemeye başladı. Tipi ha geldim, ha geliyorum der, bu havada yazı yaban senin işin
                     değil. Bu iş dağ gibi yılkılığın işi, sırtı pek atın işi…
                     Doru kısrak dördüncü günü önüne konan otu, arpa kırmasını yedi… Soluğu derinleşmiş, sıcaklaş-
                     mıştı. Gözlerindeki kızartı geçmiş, göz akı yeniden görünmüştü. Başı dikti. Gövdesindeki güçsüz-
                     lük sona ermişti.
                                                                                        Abbas SAYAR, Yılkı Atı
                     Bu iki metin parçasını aşağıda verilen başlıklar doğrultusunda karşılaştırınız.


                                                     I. Met n                      II. Met n





                             Tema



                            Anlatım
                            B ç m




                             Anlatıcı



                              Bakı
                              Açısı




                             Üslup









                 198
   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57