Page 8 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | 5.Ünite
P. 8

5   ÜNİTE




               CİHANGİR, (Eli dudaklarında sus der gibi, mecalsiz bir sesle). — Çok kan aktı ağabey, pek çok kan… Ba-
                          bam bir ikinci ihanet haberine dayanamaz… Babamızı seversin değil mi? Bilirim sen de onu
                          benim kadar seversin. Babamız bir ikinci darbeye daha dayanamaz ağabey. Ona bu ikinci dar-
                          beyi biz indirmeyelim.
               BAYEZİT,  (Kardeşinin erimiş bitmiş olduğunu o zaman fark eder). — Sen de, sen de bitmişsin, mahvol-
                          muşsun. Ateşler içinde yanıyorsun.
               CİHANGİR, (Yüzünde bir memnunluk ifadesiyle). — Ben, öleceğim ben ağabey. Allah’a şükür öleceğim
                          ben… Bu facianın devamını göremiyeceğim. Bu facia burada, bu kadarla bitmeyecek… Haklı-
                          sın ağabey, kendini koru.
               BAYEZİT,  (Onu göğsünde sıkarak ağlar). — Kardeşim…
               CİHANGİR, — Gel benimle… Ve yarın babama görünmeden dön. (Bayezit’ın elinden tutar, öteki eli yine
                          dudaklarında sus; der gibi… Yürür, ikisi de annelerinin önünden onu görmüyormuşçasına ge-
                          çerler ve merdivenlerin ilk basamağında iken sahne kararır.)
























                     Halk, Şehzade Mustafa’nın ölümünden sorumlu tuttuğu Rüstem Paşa’yı istemektedir. Sarayın
                  önünde toplanan halkın öfkesi dinmez. Bunun üzerine halkı kışkırttığı düşünülen Mustafa’nın ya-
                  kın dostu şair olarak ünlenmiş Yahya yakalanıp saraya getirtilir. Önce Rüstem Paşa’nın karşısına çı-
                  karılan Yahya, Rüstem Paşa karşısında da susmaz ve Şehzade Mustafa olayı ile ilgili Rüstem’in so-
                  rumlu olduğunu vurgular. Bunun üzerine Rüstem, Yahya’yı Kanunî’nin karşısına getirir.
                     Aşağıda tiyatronun son bölümü olan, Yahya’nın Kanunî’nin karşısına getirildiği, bu esnada
                  Kanunî’nin de Rüstem ve Hurrem’le yaptığı konuşmayı okuyacaksınız.
                                                          TABLO: V
                                                        SAHNE : VIII
                                               Yahya, Rüstem, Kanunî, Hurrem
                 RÜSTEM,  — Efendimiz, pek büyük saygısızlık eder, pek büyük küfürde bulunur.
                 KANUNÎ,  (Acı bir sesle). — Öyledir, şair tayifesi hep öyledir. Küçük kelimelerden hoşlanmazlar…
                            (Batıcı bir eğlenişle) Tahtımın etrafında senin gibi uyanık, senin gibi müdebbir vezirler ne
                            kadar lâzımsa, tab’amla benim aramda da böyle sözünü sakınmaz uyanık kafalı insanlara
                            ihtiyacım vardır. Bırakalım bu adamlar yazsınlar… Onlar yazsınlar sonra biz onların yaz-
                            dıklarını alıp okuyalım… Bakalım yaptıklarımız dışardan iyi mi görünür, kötü mü? Serbest
                            bırakın onu. (Yahya’yı serbest bırakırlar.) Ötekileri de (Yahya selâmlar ve çıkar.) (Kanunî
                            Rüstem’e döner) Onlar bize ayna tutarlar Rüstem. (Batıcı bir alayla) Yüzün temizse bak,
                            değilse kaçın. (Çok üzgün) Ben o aynayı birkaç kere kendime tuttum Rüstem, ne söy-
                            ler bilirim. (Hurrem’e döner, mânalı) Artık ihtiyarladım Hurrem, aynalarda eski yüzümü
                            bulamıyorum. Sen bulabiliyor musun? (Rüstem’e döner) Ya sen? (Güler, ağır korkunç bir
                            gülüştür bu) Aynalardan korkunuzu anlıyorum. (Ortaya) Tez ışık getirin bana.
                 (…)
                 HURREM,   (Koşar, Hünkârın elinden şamdanları almak ister). — Hünkârım…






                 210
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13