Page 29 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | 5.Ünite
P. 29

Roman




                13. Çıkmaz sokağın ağzında bir çeşme, bir de hayvanları sulamak için yalak vardı. Elime geçen çer-
                  çöple özene özene oyuncak bir kayık yaptım. Kayığım yalaktaki suyun üzerinde yüzünce dün-
                  yalar benim oldu. Onu elimle dürttüm olmadı. Yanağımı suya değdirerek başımı kayık düzeyine
                  eğdim; tatlı sert tütün paketinin kâğıdından yapılma yelkene üfledim. Gemim suların üzerinde
                  kaydı. Hemen yalağın öte tarafına koştum. Kayık bana doğru geliyor, yani ilerliyordu. Siftah olarak
                  ileriye gitmek ve gerilerden ayrılmak sevincini tadıyordum. Kayığı seyre öyle dalmıştım ki kayık
                  burnumun üstünde baştan kara etti. Onu hemen döndürdüm. Durmamacasına üfledim. Başım
                  fırıl fırıl dönüyor, kulaklarımda yüzlerce ziller çınlıyordu. Gemim bütün yelkenlerini doldurmuş
                  açık denizlerde koskocaman bir kelebek gibi kayıyordu. O sırada güneş battı. Ortalık karardı.
                  Sokaklardan el ayak çekildi. Farkında olan kim? Kendimi lodos rüzgârının ta kendisi sanıyordum.
                  Yanaklarımı körpe ciğerlerimin bütün gücüyle şişirip sağanak sağanak esiyordum. Pruva direği,
                  sözü küçümseyerek dalgın eda ile işaret veren bir el gibi sağa sola eğiliyordu. Direk ucu yıldızdan
                  yıldıza gidip geldikçe içimde yeni yeni uyanan bir musikiye tempo tutuyordu. Koca gemim, sen-
                  deleyen yıldızlar arasında kapkara bir uçurum kadar mağrur ilerliyordu. Ne var ki artık soluğum
                  tükeniyordu. İşte bunun için, ’’Rüzgâr kesiliyor! Artık camadanları çözünüz!’’ diye ciyak ciyak bağır-
                  dım.
                  Birdenbire, derin bir mağaranın bağrından çıkıvermiş gibi kalın bir ses, ’’Hangi rüzgâr kesiliyor?’’
                  diye  sordu.  Amcamın  sesini  tanıdım.  Donakaldım.  Başım,  göğsüm  sırsıklamdı.  Amcam yanaş-
                  tı: ’’Mahmut sen misin?’’ dedi. (…) ’’Burada bu saatte ne yapıyorsun?‘’ dedi. Ona elimdeki kayığı
                  verdim. Görmek için batı göğünün alacakaranlığına karşı tuttu onu. ’’Bu gemi değil, salapurya!’’
                  demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur ezmesi bir oldu. Kemiklerim
                  kırıldı sandım. Ama amcam ’’Yarın sana bir kayık yapayım da gör’’ deyince dünyalar yeniden benim
                  oldu.
                                                                                                            Halikarnas Balıkçısı, Aganta Burina Burinata
                  Aşağıdaki soruları Aganta Burina Burinata adlı romandan alınan yukarıdaki parçaya göre ce-
                  vaplayınız.

                  a. Metnin yapı unsurlarını belirleyiniz.
                  b. Metnin temasını belirleyiniz.

                  c. Metindeki bakış açısı hakkında bilgi veriniz.


                14. Roman kahramanları ruhsal ve fiziksel özellikleriyle tanıtılır. Kişilerin kendine özgü ayırt edici
                  özellikleriyle diğerlerinden ayrılanlarına ............................................; kıskançlık, cimrilik, korkaklık gibi
                  benzerlerinin niteliklerini abartılı bir biçimde üzerinde toplayanlarına ................................ denir.

                  Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisinde verilenler getirilmelidir?
                  A) karakter-tip

                  B) huy-karakter
                  C) tip-karakter

                  D) tip-huy
                  E) tip-kişilik











                                                                                                               169
   24   25   26   27   28   29   30