Page 32 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | 6.Ünite
P. 32
6. Ünite
ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI
1-5. soruları Orhan Asena’nın Hurrem Sultan adlı tiyatrosundan alınan aşağıdaki parçaya göre ce-
vaplayınız.
BİRİNCİ PERDE
PERDE: l
SAHNE: l
SAHNE : Kanunî’nin sarayında bir salon, bir ikindi sonrası. Dışardan uğultu halinde gürültüler gelmek-
tedir. Ara sıra top sesleri. Sahne ilkin boştur. Sonra Mihrimah Sultan’la, kocası Rüstem yukarıdan, Hur-
rem Sultan ise sağdaki has odasından çıkar. Hurrem endişeli adımlarla pencerelere doğru yürürken,
Mihrimah’la Rüstem, Osmanlı geleneğince saygı duruşu gösterirler.
HURREM — (Atlas perdeleri aralar, dışarıyı seyreder, konuşmaz.)
MİHRİMAH — (Annesini taklit eder, o da atlas perdenin öteki ucundan dışarıyı seyreder.)
Rüstem az uzakta kalmıştır. Bu sessiz oyun bir an sürer.
HURREM — (Birden dudaklarından dökülüyormuş gibi.) Korkuyorum!
Sessizlik. Üçü birbirine bakar.
RÜSTEM — (Bir adım ilerler, hürmetkâr.) Sultanım.
HURREM — (Bir sayıklama halinde.) Ben, Osmanlı sarayının birinci hasekisi Padişahımız efendimi-
zin birinci kadını ben, korkuyorum.
MİHRİMAH — (Şaşırmış, annesine bakar.) Kimden? Niçin? (Perdeleri daha da açar.) Bu sesler zafe-
rin müjdecisi Sultanım. (Bir top sesi) Bu top sesleri Padişahımız efendimizin dönüşünü müjdeliyor.
Onun dört düvel üzere kazanmış olduğu büyük gazayı kutluyor.
RÜSTEM — (Hurrem’in korkusundan çıkarına bazı şeyler yakalamaya çalışır gibi) Macar seferi hele şe-
refli bir sona erdi. Derler ki Ferdinand bu kerre de Padişah efendimizin karşısına çıkmaktan kaçın-
mış. (...) Zapolay’ın dul bıraktığı bahtsız İzabella, beşikteki yavrusunu göndererek Padişah efendi-
mizden mürevvet talep eylemiş. Budin’de şu anda Osmanlı sancağı dalgalanıyor. Bu pek de pahalı
olmayan bir fetih, doğru, ama cennetmekân Fatih Han’ınkinden sonra en büyük fetih. Herkes öyle
söylüyor sultanım.
MİHRİMAH — (Coşkunluk içinde pencereleri ardına kadar açar gürültüler, top sesleri daha anlaşılır bir
halde sahneye dolar.) Dinleyin sultanım, bu sesler Osmanlı namını nasıl tebcil ederler...
HURREM — Duyuyorum kızım duyuyorum. Benim korkum da bu seslerdendir... (Dokunaklı) Yirmi
yıldan fazladır bu kafeslerin ardında yaşarım. Devletli hünkârımız nasıl düşünür, halk nasıl düşü-
nür, halkla padişahımız efendimiz arasında kalmış, bütün o irili ufaklı enderunlular nasıl düşünür
bilirim. (Üzgün) Bu halk hiçbir zaman beni sevmedi, hiçbir zaman sizi sevmedi. Şimdi neden kor-
karım anladınız mı?
RÜSTEM — (Hasekinin korkusunda aradığı şeyi bulmuş gibi, hilekârca ona yaklaşır.) Onlar Gülbahar’ın
oğlunu tutarlar Sultanım, en küçük rütbeli acemi oğlandan, sadrazam paşaya kadar.
HURREM — (Yüreğinin yarasına dokunulmuş gibi) Hünkâr da onu tutar. (Acı bir gülüşle) Tuttuğunu
da gizlemek istemez. Hatta bana karşı bile. (Sinirli) Bu sefere onunla çıkışı bundandır. Sevgili oğlu-
nu orduya göstermek, sevgili oğluna kolay bir zafer kazandırmak.
202