Page 10 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | 8.Ünite
P. 10
8. Ünite
Hazırlık
1. Haksızlığa uğradığınızda duygularınızı nasıl ifade edersiniz? Açıklayınız.
2. Edebî mektubun günümüzde etkili olup olmadığını tartışınız.
ŞİKÂYETNÂME
5. Metin
Selâm verdüm rüşvet degüldür deyu almadılar, hüküm gösterdüm fâ’ide-
süzdür deyu mültefit olmadılar. Egerçi zâhirde sûret-i itâ’at gösterdiler ammâ
zebân-ı hâl ile cemî’-i su’âlüme cevâb verdiler. Dedüm “yâ eyyühe’l-eshâb”
bu ne fi’l-i hatâ ve çîn-i ebrûdur dediler muttasıl ’âdetümüz budur. Dedüm
benüm ve re’âyetüm vâcib görmüşler ve bana berât-ı tekâ’ud vermişler ki
evkâfdan hemîşe behre-mend olam ve Pâdişâha ferâgatle du’â kılam. Dediler
ey miskîn senün mezâlimüne girmişler ve sana sermâye-i tereddüd vermişler ki müdâm bî-fâ’ide
cidâl edesin ve nâmübârek yüzler görüb nâ-mülâyim sözler işidesin. Dedüm berâtumun mazmû-
nu niçün sûret bulmaz. Dediler zevâyiddür husûli mümkin olmaz. Dedüm böyle evkâf zevâyidsüz
olur mı? Dediler zarûriyyât-ı Âstâneden ziyâde kalursa bizden kalur mı? Dedüm vakf mâlin ziyâ-
de tasarruf etmek vebâldür. Dediler akçemüzle satun almışuz bize halâldür. Dedüm hisâb alsalar
bu sülûkünüzün fesâdı bulunur. Dediler bu hisâb kıyametde alınur. Dedüm dünyâda dahi hisâb
olur zîrâ haberin işitmişüz. Dediler andan dahi bâkümüz yokdur kâtibleri râzî etmişüz. Gördüm
ki su’âlüme cevâbdan gayri nesne vermezler ve bu berât ile hâcetüm revâ görmezler nâçâr terk-i
mücâdele kıldum ve me’yûs-u-mahrûm gûşe-i uzletüme çekildüm.
Fuzûlî
Abdülkadir Karahan, Fuzûlî’nin Mektupları
Metinde Geçen Bazı Kelime ve Kelime Grupları
Âstâne: İstanbul. husûl: Elde etme.
behre-mend: Pay sahibi. me’yûs: Ümitsiz.
bî fâide cidal: Faydasız, sözlü münakaşa. sülûk: Gidilen yol, tutum.
çîn-i ebrû: Çatık kaş. tekâ’ud: Emeklilik.
gûşe-i uzlet: Yalnızlık köşesi. zebân-ı hâl: Hâl dili.
hemîşe: Daima. zevâyid: Vakıf gelirlerinden artan para.
Metin ve Türle İlgili Açıklamalar
Kanunî Sultan Süleyman Bağdat’ı fethettiğinde, yoksul bir şair olan Fuzûlî, Kanunî’ye kasideler
sunar. Padişah da ona vakıf gelirlerinden maaş bağlar. Kanunî, İstanbul’a döndükten sonra vakıf me-
murları birtakım bahaneler öne sürerek bu maaşı şaire ödemez. Çaresiz kalan Fuzûlî, Nişancı Celâlza-
de Mustafa Çelebi’ye yazdığı mektupta memurların davranışlarını şikâyet eder. Arapça, Farsça ögeler-
le yüklü bir dille yazılan mektupta şiirsel bir üslup ve anlatma tekniği kullanılmıştır.
232