Page 302 - Değerler Eğitimi Aile ve Toplum
P. 302

4                               ADSIZ      VATANSEVERLİK
              Sınıf İçi Etkinlik                                        KAHRAMANLAR
          Etkinliğin   Vatan sevgisini kazanmada ailelerin önemini fark edebilme.
          Amacı
          Etkinliğin   Bu etkinlik; öğrencilerin, vatansever bireylerin yetişmesinde ailelerin etkisini fark etmeleri için
          Açıklaması  hazırlanmıştır.
                      Etkinlik etkileşimli tahtada açılır. Video izlenir, metin okunur, sorular sözlü olarak cevaplanır.
                      Tablo tamamlanır. Kontrol listesi doldurulur.
          Araç Gereç  Etkileşimli tahta                                            Süre  30 dk.

         ETKİNLİĞİN UYGULANMASI

         1.   Öğrencilerden karekodu verilen videoyu izlemelerini ve soruları cevaplamalarını isteyiniz.






              a)  İzlediğiniz videoda Çanakkale’de bacağını kaybeden Mehmet Bilici’nin hayat hikâyesini
                 gururla anlatmasının nedenleri neler olabilir? Tartışınız.
              b)  Mehmet Bilici’nin ailesinden birçok kişinin de ülkesi için cepheden cepheye koşmasını hangi
                 duygu ve düşüncelerle açıklayabilirsiniz?
              c)  Gazi ve şehitlerin günümüz gençliğinden beklentileri neler olabilir?
              ç)  Günümüzde vatan sevgisinin kuşaklar arası aktarımı için ailelere düşen görevler neler
                 olabilir? Düşüncelerinizi paylaşınız.
         2.  Öğrencilerden aşağıdaki metni okumalarını ve soruları cevaplamalarını isteyiniz.


                                                 ÜÇÜNCÜ OĞUL
            Salona eli bağlı üç kişi getirildi, sanık sırasına oturtuldu. Mahkeme Başkanı Saruhan Milletvekili
            Mustafa Necati sanıklardan en yaşlısına, ihtiyar köylüye:
            − Baba, sen askerden kaçan oğlunu evinde saklamış, bir asker kaçağına yataklık etmişsin!
            − Tövbe de Reis Bey!
            − Ben “Tövbe!” dedim, sen ne dersin?
            İhtiyar köylü, başkanın üstelemesinden sıkılmıştı. Elini koynuna sokup yıpranmış, buruşuk iki
            tomar kâğıt çıkardı ve kürsüye doğru salladı:
            − Reis Bey, Reis Bey!.. Şu kafa kâğıtlarının içini okusan bana dediğinden utanırsın!..
            − Neden?
            − Bu kâğıtlar, Balkan Harbi’nde ve Çanakkale’de şehit düşen oğullarımın nüfus kâğıtlarıdır. İki
            aslanını millet için şehit veren baba, üçüncü oğlunu bu ölüm dirim savaşında gizlemez Reis
            Bey! Hele gel Reis Bey, yakın gel de şu kalbura dönmüş göğsüme bak! Bu gördüğün yaraları
            Makedonya’da Bulgar çeteleri ile dövüşürken aldım. Sekiz yıl askerliğim var benim. Kurşun
            yarasına yara demem. Şehit aslanlarımın yarasıdır bağrımı delen. Benim oğlum askerden kaçsa
            bile ben saklamam. Bunu böyle bil!
            Mustafa Necati Bey sıkıntısını gizleyemeyerek sordu:
            − Peki, baba. Oğlunu en son ne zaman, nerede gördün?
            − En son ilk kar düştüğünde gördüm. Aha şurada, Kastamonu Askerlik Şubesinin önünde,
            Ankara’ya selametlerken...
            − Sonra hiç haber almadın mı?
            − Diyeceğim ama utanıyorum.
            Başkan gün görmüş geçirmiş bir tavırla sordu:

                                                                                                     0
                                                                                                      1
 300          Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                                                           301
                                                                                                    3
   297   298   299   300   301   302   303   304   305   306   307