Page 10 - DESEN 11
P. 10
KİTABIN TANITIMI
Ünite numarasını gösterir. Ünite adını gösterir.
1. ÜNİTE
CANLI MODELDEN
FİGÜR
‘‘Ben, anatomi hakkında tam bir bilgiye ulaşmak için pek çok kadavranın bütün
uzuvlarını teker teker inceledim. Her uzvun resimlerini öyle yaptım ki bunlara
bakınca o uzuv elindeymiş gibi fikir sahibi olabilirsin.’’
LEONARDO DA VINCI
KAVRAMLAR ÜNİTE BÖLÜMLERİ
Anatomi 1.1. ANATOMİ
Disseksiyon 1.2. İNSAN VÜCUDUNDA
Muskulus PARÇA-BÜTÜN İLİŞKİSİ
Tendon 1.3. İNSAN VÜCUDUNDA
Kadavra BİRLİK-BÜTÜNLÜK İLİŞKİSİ
10 11
Bölümle ilgili öğrenilmesi Ünitede yer alan Ünite ile ilgili karekod
hedeflenen kavram ve terimleri bölüm başlıklarını bu bölümde yer alır.
gösterir. ve sırasını gösterir.
Hazırlık çalışmaları Ünite başlıkları
bu bölümde yer alır. bu bölümde yer alır.
2. ÜNİTE: RÖPRODÜKSİYON Sanatçılar tüm zamanlarda kendilerinden önceki ustaların çalışmalarını incelemiş ve eserlerin kopya-
larını çalışmışlardır. Rönesans Dönemi sanatçıları, kendi sanat anlayış ve üsluplarına ulaşabilmek için
plastik sorunlarını çözmede eski Yunan ve Roma sanatı eserlerini kullanmışlar aynı zamanda sanatları
için bir örnek model olması adına bu eserlerin röprodüksiyonlarını yapmışlardır. Bu dönemde sanat aka-
demilerinin çoğalarak rağbet görmesi ilk önce İtalya sonra tüm Avrupa ve diğer ülkelerde kopyalanabilir
• İnsan, neden kopyalama ihtiyacı duyar? Düşüncelerinizi söyleyiniz. modellerin ve başyapıtların gerekliliğini göstermiştir. Röprodüksiyon baskılar ve antik heykellerin alçı
kopyaları bu boşluğu doldurmuştur.Aynı zamanda kendi çağdaşı olan ustaların eserlerinin röprodüksi-
• Hangi sanatçıların başka sanatçıların eserlerinden röprodüksiyon çalışmaları yaptığını araştırınız. yonlarını yapan sanatçılar da dikkat çekicidir. Rönesans’ın önemli gravürcülerinden Raphael Morghen
• Ünlü ressamların çeşitli konularda yaptıkları desen çalışmalarından görsel bir dosya hazırlayınız. (Rafael Morgın), Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” eserinin yorum kopyaları ile uluslararası
bir şöhrete sahip olmuştur (Görsel 2.2).
2.1. RÖPRODÜKSİYON ÇALIŞMALARI
Röprodüksiyon; bir sanat yapıtının ya da fotoğrafın aslına uygun olarak ancak tıpkıbasım gibi gerçek
boyutlarına ve malzemesine bağlı kalınmadan çoğaltılmasıyla elde edilen çalışmadır.
Bir eser, el yapımı olarak kısmi ya da tamamen mekanik işlemlerle çok sayıda üretilebilir. Genel olarak
kopya ya da röprodüksiyon aynı anlamda kullanılan kelimelerdir.
Konu Röprodüksiyon çalışması yapmanın amaçlarından biri özgün resmin yayılımını sağlamaktır. Bu çalış-
ma, düşünsel bir etkinlikten ziyade el işçiliği, zanaat ya da teknik gerektiren bir iştir. 15 ve 17. yüzyıl
arasında Avrupa’ da özgün resimler; tahta oyma, metal plakalara kazıma, asit oyma tekniği ve litografi
başlıkları ile çoğaltılmıştır. Röprodüksiyonların yaygınlaşması Rönesans’tan sonraki üslupların Avrupa’nın her
yerinde hızla yayılmasını sağlamış, ayrıca artan talep karşısında üretimin uzmanlaşmasına ve teknikle-
rin gelişmesine katkıda bulunmuştur. 19. yüzyılda fotoğrafın icadı ile özgün resimlerin yayılımı artmıştır.
bu bölümde İlk fotoğraf makinelerinin basit teknolojisi diğer tekniklerdeki detayları aratsa da 20. yüzyıla girildiğinde
teknolojinin gelişmesiyle röprodüksiyon üretiminde belirleyici bir teknik hâline gelmiştir. Fotoğrafın yanı
yer alır. sıra litografi baskı tekniğinden yola çıkılarak geliştirilen ofset baskı tekniği ile sanat dergileri, gazete,
afiş, poster gibi sanat eserlerinin üretimi kolaylaşmış ve hızlanmıştır.
Sanatta kopya, kendi başlangıcı kadar eskiye dayanır. Orta Avrupa’da birçok mağarada bulunan hay-
van resimlerinde görülen gerçekçi özellikler taklit yöntemiyle yapılmıştır (Görsel 2.1). İlk insanları, do- Görsel 2.2: Son Akşam Yemeği, 1787, Raphael Morghen, Harvard Üniversitesi Sanat Müzesi, ABD
ğayı taklit etmeye yönelten itici gücün bütün insanlarda doğuştan var olan taklit içgüdüsü olduğu iddia
edilmiştir. Bu düşünceye göre her insan taklit içgüdüsüyle doğar ve öğrenmelerini bu yolla gerçekleştirir. Edgar Degas (Edgar Döga), Marcantonio
Doğal olarak bu içgüdünün insanı doğa taklitçiliğine yönlendirmiş olduğu düşünülmektedir. Raimondi’nin (Markantanyo Raymondi) “Paris’in
Yargısı” adlı eserinin röprodüksiyonunu orijinal
esere sadık kalarak çalışmış fakat kâğıt üzerinde
birbirinden bağımsız sahneleri değişik yönlerde
kullanmıştır. Tüm bu deneysel çalışmalar sanatçı-
nın kendi altyapısı için kullandığı unsurlar olmuş;
sanatçı, kopyalama yeteneğini kendi eserlerini
üretirken özgünleşmek için kullanmıştır (Görsel
2.3). Görsel 2.3: Paris’in Yargısı, 1856
Marcantonio Raimondi Kopyası, Edgar Degas,
Harvard Üniversitesi Sanat Müzesi, ABD
Platon ve Aristoya Göre Sanatta Taklit
Yunan filozofu Platon, sanatı bir yansıtma, taklit olarak ele almıştır. Ona göre mutlak gerçek kavram-
sal olan idealar (düşünce) dünyasıdır. Nesneler ya da fenomenler (olay); yani içinde bulunduğumuz, Bilgi notu
duyularla algılanan dünya ancak idealar dünyasının bir yansıması, kopyası ya da taklididir. Görünen
bu nesne ve fenomenler; evrensel ideaların bir yansıması, taklidi olduğuna göre bu dünyayı sanatına
aktaran sanatçının dünyası (sanat eserleri), taklidin taklidi olmaktadır. bu bölümde
Aristo’ya göre sanatçı, anlatmak istediklerini seçer ve bunları yeni bir kurguya sokarken gereksiz ay-
rıntıları, olay örgüsüne girmeyen ögeleri dışarıda bırakır. Taklit (mimesis) kuralına göre sanatçı eğer yer alır.
hayatı aynen kopya etseydi bir sürü gereksiz ayrıntılar ve anlamsız olaylar işin içine karışacaktı. Aristo
için eserin organik bütünlüğü önemlidir. Aristo’nun taklit anlayışı; geneli ya da özü yansıtma, nesnelerin
kusurlarını örterek olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi taklit etme şeklindedir. Aristo, sanatın doğayı
değiştirme ve ideal bir şekilde yansıtma gücünden dolayı Platon’un tam tersine sanatı bilimden üstün
Görsel 2.1: Paleolitik Dönem duvar resmi, MÖ 30.000, Chauvet (Şove) Mağarası, Fransa tutar. Ona göre güzellik, görünen şeylerin taklidi ile ideal ilkelerin toplamıdır.
58 59
8