Page 76 - DESEN 11
P. 76

YUNAN MİTOLOJİSİNDEN BİR HİKÂYE

            Çağımızın  sanat  tarihçisi  E.  H.  Gombrich  [Gombriç  (1909-2001)],  Batı  sanat  tarihini  (büyük  ölçüde
            resim) gerçeğin en canlı betimlerini yapma araştırması olarak tanımlamıştır. Bu yanılsamayı yaratma-
            da kullanılan teknikler yani uygulama yöntemleri ise perspektif, kısaltım (rakursi), üç boyut verecek
            gölgeleme ve uzamsal derinlik yanılsamasına yol açacak öteki uygulamalardır. Rönesans’ta yeni pers-
            pektif kuramları, yağlı boyanın mükemmel dokusu ve zenginliği, sanatçının doğanın daha inandırıcı bir
            “kopyası”na ulaşmasına giderek olanak tanımıştır.

            Büyük Plinius’un (Gaius Plinius Secundus s. 23-79), yazmış olduğu “Naturalis Historia (Naturalis His-
            torya)” adlı kitabında, MÖ 5. yüzyılda yaşamış olan Zeuxis (Zeuksis), adlı ressam ile aynı dönemde
            yaşayan Efesli Parrhasius (Parrasiyus) adlı ressamın kimin daha büyük sanatçı olduğu konusunda
            girdikleri iddiadan söz edilmektedir. Buna göre, Zeuxis, o derecede inandırıcı bir natürmort yapmıştır ki
            uçan kuşlar tabloya konup orada gördükleri üzüm resimlerini gagalamak istemişlerdir. Bu anlatıda sözü
            edilen teknik trompe l’oeil (thom löyl) yani gözü aldatmaktır. Bu Fransızca terim ilk olarak 1893 yılında,
            ilk örnekleri Batı sanat tarihinin başlangıcına uzanan özel bir betimleme türünü tanımlamak üzere aşa-
            ğılayıcı bir terim olarak kullanılmıştır. Bu durumun tipik özelliği, seyircinin en azından ilk bakışta imgeyi
            aslında sadece temsil ettiği nesnenin kendisi olarak algılamasına yol açan olağanüstü bir doğalcılığıdır.
            Bu benzerliği sağlamak için sanatçının resmin ister içinde ister dışında olsun hiçbir ayrıntıyı gözden ka-
            çırmaması gerekir. Örneğin tablonun içindeki ışık kaynağı, tablonun kendisine vuran ışıkla uyuşmalıdır
            yani farklı bir açıdan gelmemelidir. Betimlenen imgelerin boyutları temsilî yapılan nesnelerinkiyle aynı
            olmalıdır. Resim yapma ediminden iz olmamalı ve fırça darbeleri saklanmalıdır. Renk ve dokular gerçek
            nesnelerinkilerle uyuşmalıdır. Genel bir ifadeyle aslında kompozisyon özenli bir yapılandırmanın ürünü
            olmalıdır ama öte yandan nesnelerin planlandığına ya da biçimsel olarak düzenlendiklerine ilişkin en
            ufak bir belirti gözükmemelidir.
            Büyük Plinius’un kitabında sözünü ettiği sanatçıların yapıtları günümüze dek gelmemiştir. Ancak ya-
            zında anlatılanlardan ve onlardan türemiş çoğu eski Yunan ve Roma Dönemi mozaik yapıtların ayakta
            kalanlarından yanılsamanın resimdeki yerinin çok önemli olduğu anlaşılmaktadır.
            DİKMEN, Ö. G. B. Görsel Sanatlar Bağlamında Gerçeklik ve Yanılsama, s. 279, ULUSLARARASI SANAT SEMPOZ YUMU, 2015.

                  Metinde yer alan sanatçıların kendini ifade edebilme ve öz güvenleri hakkında yorum yapınız.






































                          Görsel 2.21: Zeuxis ve Parrhasius Arasında Bir Yarışma, W1630, Matthäus Merian (Matiyus Meriyın),
                                                Sanat ve Tarih Arşiv Koleksiyonu, Berlin
            74
   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81